Türkiye’de dikkatlerin daha çok terör, dış politika, bölgesel sorunlara yöneldiği bir aşamada fazla üzerinde durulmayan fakat dipten dibe derinleşen bir ‘toplumsal çözülme’ sorununun yaşandığını fark etmek durumundayız. Elbette devletler, fiili olarak karşılaştıkları siyasal varlık sorunlarını ele almak, güvenliklerine yönelik tehditlere dönük cevaplar vermek durumundadırlar fakat aynı zamanda sistemin temellerini aşındıran ‘sosyal sorunlara’ karşı da duyarlılıklarını kaybetmemek mecburiyetindedirler.
Televizyonlarda yayınlanan çeşitli magazin programlarında işlenen cinayetlerin ortaya dökülmesine dönük sahneler, üçüncü sayfa haberciliği diye bilinen olaylarda yer alan vahşet görüntüleri, çocuklara, kadınlara ya da sokaklarda, başka mekânlarda gündelik hayatın içindeki insanlara yönelen şiddet biçimleri, sadece sıradan bir haber olarak geçiştirilemez. Eğer bu tür olaylarla paralel seyreden boşanma, intihar, aile içi şiddet, gasp, saldırı gibi olaylarda ciddi bir yükselme