Vedat Bilgin Akşam Gazetesi

Türk sanayisi ve koç ailesi

Yoğun bir tartışma başlamıştı. Tartışmayı başlatan, olayın fitilini ateşleyen bir romandı. Şimdilerde pek popüler olmayan Erol Toy’un ‘İmparator’ adlı romanı, Türk...

25 Ocak 2016 | 435 okunma

Yoğun bir tartışma başlamıştı. Tartışmayı başlatan, olayın fitilini ateşleyen bir romandı. Şimdilerde pek popüler olmayan Erol Toy’un ‘İmparator’ adlı romanı, Türk sanayileşmesi ile ilgili bir aile hikayesiydi. 70’li yılların etkileyici ‘Yön’ çizgisinde bir bakış açısıyla ‘montaj sanayinin’ nasıl ortaya çıktığını, daha doğrusu devletin kapitalist yetiştirme modelinin yol açtığı olaylar etrafında ‘İmparator’un nasıl geliştiği anlatılıyordu. Dönemin politik ortamı, hakim bakış açısı içinde bu roman uzun süre en çok satan kitaplar listesinin başında yer aldı.

O zaman gazetelerin kitap sayfası veya kitap eklerinde yapılan yorumlarda, aslında anlatılan hikayenin Koç’un yani Vehbi Bey’in hikayesi olduğu yazıldı, çizildi. Çok geçmeden Vehbi Koç imzasıyla yayımlanan ‘Hayat Hikayem’le bizzat Vehbi Bey, hakkında yazılıp konuşulanlara, yazılanlardaki çarpıtmalara, gerçek dışı ithamlara böylece cevap vermiş oluyordu.

Yerli sanayi

Demokrat Parti’nin 1950’den sonra geri kalmış, yoksul köylü toplumunu kente ulaştırmak için başlattığı alt yapı çalışmaları ve özellikle karayolu ulaşımının sağladığı imkanlar, Marshall planı çerçevesinde modern tarım araçlarının köylere girişinin yarattığı ivmeyle buluşunca tarımsal yapıda değişim başlamıştı. 27 Mayıs Darbesi, bu sürecin siyasi olarak önünü kesmiş olsa da, toplumsal değişim devam etmiştir. 1965’ten sonra Adalet Partisi yeniden DP’nin izlediği ekonomik politikaları devam ettirecektir. İşte 1970’lerde yükselmeye başlayan sanayi kuruluşları bu politikaların neticesidir.
Bir taraftan devlet kamu iktisadi kuruluşları vasıtasıyla arka arkaya petro-kimya, demir-çelik başta olmak üzere temel sanayileri kurmaya çalışırken, diğer taraftan da özel sektör dayanıklı tüketim malları başta olmak üzere, muhtelif tüketim ürünlerini imal etmeye çalışmaktadır. İzlenen ‘ithal ikamesi stratejisi’ gereği, bebek endüstriler yüksek koruma duvarları tarafından korunarak ‘yerli bir sanayinin’ kurulması hedeflenmektedir. Türkiye dönemin Soğuk Savaş ortamında, iki kutuplu dünyada ‘karma ekonomi’ diye bilinen bir düzen içinde, devlet ve özel sektörün yan yana çalışmasını öngörmektedir. Bu düzen, aslında Türkiye’ye özgü bir sistem değildir ve birçok kapitalist ülkede zaten uygulanmakta olan bir modeldir. Burada devletin ekonomik olarak iki görevi ön plana çıkmaktadır. Bunlardan biri, özel sektörü korumak geliştirmek, rant tahsis etmek, diğeri; kamu kuruluşlarının ara mal üretimiyle özel sektörün desteklenmesi, ucuz girdi temini ve elbette alt yapıyının hazırlanması.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Veda zamanı 26 Nisan 2021 | 702 Okunma Yarın ayın kaçı? 22 Nisan 2021 | 466 Okunma Sistem değişti de ne oldu! 19 Nisan 2021 | 228 Okunma Reel sektörün dinamizmine uygun para politikası 15 Nisan 2021 | 107 Okunma Karadeniz barışı 12 Nisan 2021 | 134 Okunma