Türkiye yeni bir hikâye yazıyor. İki binlerin Türkiye’si ağır sorunlarla, büyük bir krizle başlayan, süreci bir başarı hikâyesine çevirerek yoluna devam ettirmektedir. Küresel çağın en belirgin vasfı değişimin kazandığı hızdır. Bu sebeple bu yolda daha ileriye gitmek için birinci şart, bu değişimin gerisinde kalmamak için sürekli yenilik üretmek; ikinci şart ise, devletle halk arasında kurulan bağın demokrasi sayesinde güçlendiğinin bilincinde olarak davranmaktır.
Bunların ikisi de öncelikle siyasetin görevleridir fakat sadece siyasetle olacak işler değildir. Piyasadan, iş çevrelerinden, girişimcilerden, aydınlara, sanatçılardan, akademisyenlere, sivil kuruluşlara kadar herkesin üstüne düşen sorumluluklar vardır. Bu hikâyenin ekonomide, toplumsal hayatta, uluslararası düzeyde zenginleştirilmesi için herkesin yapacakları vardır.
ANLAMAK GEREK
Öncelikle aydınların, Türkiye’nin yazmakta olduğu yeni hikâyeye katılmaları, onu daha çoğul, daha renkli, daha