Türkiye yine terörün soğuk ve kanlı yüzüyle karşı karşıya, vahşetin adı terör ve bu terörü yapan PKK örgütü, bölgedeki karanlık yapılarının lojistik, eğitim, askeri destekleriyle birlikte saldırıya başladı.
Peki neden? Bu soruya verilen cevabı bir grup insan, safça
‘anlamsız’ bulduklarını ifade ediyorlar oysa böyle düşünmek zaten
terörü bölge halkının sorunlarıyla karıştırmak demektir. Onlara
göre PKK’nın teröre başvurma nedeni ne olabilir, zaten bölgede
yaşayan insanlar her şeye eşit birer yurttaş olarak sahiptirler ve
neredeyse geriye talep edilecek hiçbir şey kalmamıştır!
“Bir diğer grup ise aşağılık bir biçimde hala PKK’nın değil
devletin saldırıya geçtiğini söyleyecek kadar, Cumhurbaşkanı
Erdoğan’a karşı besledikleri marazi düşmanlık duygusu ve nefretten
dolayı insanlıktan çıkmış bir şekilde kin kusmaktadırlar. Bu ülkede
nefret suçu işlemek birilerinin neredeyse karakteri haline geldi.
Bu toplumsal şizofreniyi yaşayan, merkez medyanın egemen yazarları,
resmi aydınlar, akademisyen görünümlü yeteneksizler, terörün
döktüğü kandan beslenen siyasetçiler, nasıl bir araya
gelmişlerdir?”
Çıkmaz sokak siyaseti
Bu vahşi saldırıların biri aktüel, ikincisi konjonktürel,
üçüncüsü yapısal olmak üzere üç sebebinden bahsetmek
mümkündür.
Birinci sebep, örgütün ve onun siyasi uzantısının yakın hedefidir.
Türkiye ortaya çıkan siyasal istikrarsızlığa sebep olan hükümet
sorununu çözmek için 1 Kasım’da seçime gitmeye karar vermiştir,
fakat bu yapı seçimlerin gerçekleştirilmesini istememektedir. Çünkü
“siyasal istikrar bu yapının fırsat olarak gördüğü belirsizliği yok
etmenin yoludur.”
7 Haziran seçiminde nispi bir başarı sağlamış olan HDP’nin ‘Türkiye
partisi olma’ iddiası, seçim öncesi sıkça vurgulanan söyleme
dönük hiçbir siyasetinin bulunmadığı ortadadır. Esasen böyle bir
meseleyi dert etmediği seçimlerden sonra yaşananlarla birlikte kısa
sürede su yüzüne çıktığında, bu partinin seçim isteyecek hali
kalmadığı aşikârdır.