Herkes neredeyse anlaşmış gibi aynı soruları sorup duruyor. Bu adamlar bunu nasıl yapar? Bu alçaklar nasıl bu kadar insanlıktan uzaklaşmış olabilirler? Bu örgüt, göz göre göre bu ihaneti nasıl yapar? Dahası, ordu içinden devşirilmiş olan bu darbeci askerler, kendi halkına, içinde doğdukları ülkenin insanlarına karşı nasıl bu kadar kan dökücü, kitlesel katliam yapacak kadar gözleri kararmış, kan içici vampirlere dönmüş olabilirler? Bu ve benzeri sorular uzayıp gidiyor. Peki cevap nerede aranmalıdır?
Bu tür normal dışı davranışların, toplumsal şizofreninin dışa vurumu olan belli bir grup davranışının sosyal/psikolojik, siyasal kültür, komüniter yapıların içinde yer aldığı veya benimsediği, inanç ve ideoloji gibi alanlar bağlamında değerlendirilmesine, sosyolojisinin araştırılmasına ihtiyaç vardır. Bunlar yeterli midir? Elbette sosyal bilimler için bu tür analitik veriler çok önemlidir fakat bu verilerin uluslararası sistemde yaşanan eğilimler, bölgesel ve küresel ölçekte meydana gelen dalgalanmalarla bağlantısını kurmadan yapılacak değerlendirmeler yetersiz kalacaktır.
ÖZGÜR BİREYİN DÜŞMANI
Fetullahçı Terör Örgütünün(FTÖ) bu hale gelmesinin tesadüf olmadığını, onun benimsediği örgütlenme biçiminin ve dünya görüşünün bu yapıyı böyle bir davranış biçimine götürdüğünü açıklamak için bazı kavramlaştırmalar yaparak analiz etmek istiyorum.
Daha önce de altını çizmeye çalıştığım bir kavram ‘vatansızlaşma’ veya ‘vatansızlar hareketi’ kavramıdır. Bunu bu örgütlenmenin mantığından ve yönteminden çıkarmak mümkündür. “Bu örgüt için kutsal olan (bir çeşit mehdi inancı, kainat imamı söylemi) şahsın varlığı ve onun söylediklerinden şüphe etmeden inanılması, onu kutsayan bir itaat anlayışını üreten örgüt kültürü zaman içinde artık şahsın kültleşmesini, putlaşmasını ortaya çıkartacaktır.”