Bu mübarek analar, çocuklarını kaçıran, ABD’nin silahlandırıp kiralık katil haline getirdiği örgüte, üstelik ‘sırtını PKK’ya PYD’ye dayayanlara’, Diyarbakır’ın ortasında meydan okumaktadırlar.
O siyasetçiler ki, anaların dağa kaçırılan çocuklarının, ellerine silah verilip bir cinayet makinasına dönmüş örgüte katılmaları sonucu, onların kanlarından beslenerek utanmadan siyasetçiyim diye ortada dolaşmaktadırlar. O siyasetçiler ki ‘halk savaşı’ gibi başka literatürden yürütülmüş kavramlarla konuşarak; ABD emperyalizminin bölgesel ‘vekâlet savaşçısı’ haline gelen kiralık katillerin eylemlerini desteklemekten, onların cinayetlerine masum gerekçeler göstermekten başka bir şey yapmamaktadırlar. Onlar ki, kendi çocuklarını sadece pahalı kolejlerde, üniversitelerde okutmakla yetinmeyip; başta ABD olmak üzere dışardan buldukları desteklerle Avrupa’da okuturken, garip anaların evlatlarının dağa kaçırılmasına destek vermektedirler.