Yakın zamana kadar Türkiye’de askeri darbe tartışması yapılınca buna Genelkurmaydan bir cevap gelecek ve o cevapta ordunun meşru konumu savunulacak denilse, buna inanan çıkar mıydı? Tartışma, ordu içinde paralel yapının elemanlarının bir darbe yapacak sayıda ve konumda olup olmadığından çıkmıştı. Aslında darbe neden yapılır, darbeyi kim ister diye sormak problemi anlamak bakımından daha faydalı olabilir, fakat meselenin tarihsel/ toplumsal formasyonla ilgili boyutunu vurgulamak bakımından soruyu ‘dönem’ ekseninde tartışmak daha doğru olacaktır. Bugüne kadar darbe yapmanın siyasal/ ahlaki bir suç, darbeleri savunmanın utanılacak bir durum olduğunu birçok kimseye anlatmakta zorluk çekildiğini hatırlayınca konunun zamanla ilgili boyutu daha iyi görülebilir. Kimler darbe yapar? Unutmayalım ki bu ülkede nesiller boyu 31 Mart Olayı ‘askeri darbeye karşı ortaya çıkan sivil bir hareket’ olarak değil ‘gerici bir ayaklanma’ olarak okutulmuş, anlatılmıştır. Üstelik bu ayaklanmaya karşı yeni bir darbenin yapılması devrim diye olumlanmıştır. Bu yaklaşımın uzantısını 27 Mayıs darbesi sonrasında görmek şaşırtıcı olmamıştır. Daha yakın zamanlara kadar ‘27 Mayıs devriminin ordu ve gençliğin birlikte gerçekleştirdikleri bir zafer’ olduğundan bahsedilmesi neredeyse gelenek haline gelmişti.