Bazı değişimler var olan sistemin içinde olur. Yani sistem değişikliğe uğrayarak devam eder. Ki buna “yatay” değişim diyebiliriz.
Bazı değişimler ise, sistemin kendisini dönüştürür. Yani değişim o kadar derindir ki topyekûn yeni bir düzen oluşur. Buna da yapısal ya da “dikey” değişim diyebiliriz.
İşte şu an böyle bir evredeyiz. Kovid-19 öncesi hâkim olan sistem kökünden, derinden, içeriden dönüşüyor. Birkaç yıl sonrasında ete kemiğe bürünecek olan yeni bir dünya düzenine geçiyoruz. Şu anda da bunun sancılarını yaşıyoruz. Uyumlanmaya çalışıyoruz.
Bu sürece daha hızlı uyumlanan bireyler, kurumlar, ülkeler ise şimdi hızla öne çıkıyor. Onlardan oluşan yeni bir “dünya ligi” meydana geliyor.
Çin-ABD rekabeti
Çin de bu yeni dönemin kodlarını doğru okuyup hayata geçiren ülke olarak başı çekiyor. Bunu da en açık olarak teknoloji üzerinden yapıyor. Teknoloji altyapısı o kadar güçlü ve ileri seviyede ki salgını bu sayede atlatıp ekonomisini yeniden canlandırabildi.