Adalet Yürüyüşü’nün sağladığı kazanımlar
doğru değerlendirilirse, ülke siyasetinin bundan sonraki
gelişmelerini de belirleyebilir.
Çok önemli kazanımlardan biri, ABD ve AB’de ana
akım basın-yayının Adalet Yürüyüşü’ne çok olumlu bir bakışla yoğun
ilgi göstermesidir.
Batı medyası, AKP iktidarının demokratik
değerleri hiçe saymakta olduğunu görüyor. AKP, anayasa
değişiklikleri ve OHAL uygulamalarıyla, temel insan haklarını
tanımayan bir tutum sergilemekte; çağdaş demokrasinin iki temel
direği olan düşünce özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı kavramlarından
hızla uzaklaşmaktadır. Bu gerçek, kurulduğu sırada ve ilk iktidar
yıllarında AKP’ye toz kondurmayan dış basın tarafından da sonunda
anlaşılmış bulunuyor.
Bu ülkenin özgürlükçüleri için bu büyük bir
kazanımdır.
Demokratik
dayanışma
Siyasal boyut
demokrasidir.
Basın-yayın, ABD ve AB’de genel olarak
toplumun, özellikle de yönetimleri üzerinde çok etkilidir.
Bizdekinin tersine o ülkeleri yöneten(ler) basın-yayını yönetemez
ve yönlendiremez; özgür ve tarafsız basın-yayın, hükümetin
yaptıklarını mercek altında tutar ve bunu, toplumun yararı için,
halk adına yaptığını bilir.
Medyası bu kadar AKP karşıtı olan o ülkelerin
yönetimi de ister-istemez AKP yönetimine eleştirel bakar; bu, o
ülkeler için bir zorunluluktur,
kaçınılmazlıktır.
AKP, AB’ye karşı efelenirken bunu, kimi
kendisine körü körüne bağlı yerli yandaşlarının öne sürdüğü gibi
Batı emperyalizmine karşı olduğu için yapmıyor; AB’den gelen ve
giderek yükselen hukuk, hak ve özgürlük konusundaki uyarıları hiçe
saymak, böylelikle Türkiye’yi AB’de savunulan o değerlerden uzak
tutmak için yapıyor.
AKP’nin AB gerekçesini kullanarak ülkeyi
demokrasiden daha fazla uzaklaştırmasını durdurmak ve tersine
çevirmek için bu ülkenin yürüyen kişi ve kuruluşlarının, AB
kurumları ve halkları ile demokratik değerler üzerinden yoğun bir
dayanışma içinde olması çok büyük bir önem
taşıyor.