Geçen hafta yeni adli yılın açılışı
sırasında yaşananların yeniden kanıtladığı gibi bu ülkenin yargısı,
tam anlamıyla bir kurumsal yıkım
yaşıyor.
AKP-FETÖ işbirliğiyle bugünkü durumuna
getirilen yargı, önce, doğanın acımasızca talanına onay verdi;
sonra bu ülkenin silahlı kuvvetlerini ve Cumhuriyetçilerini
kumpaslar kurarak yıllarca hapiste tuttu; yaşamlarını kararttı; AKP
hükümeti ile bağlantılı, üstelik küresel boyutlar kazanan büyük
yolsuzlukları ise sürekli görmezlikten
geldi.
Bu kadar büyük haksızlıklar yapan yargının
kurumsal yapı olarak düzeleceği gerçekte beklenemezdi. Bu yılın
açılışı, yargının düştüğü acıklı durumu
kanıtlıyor.
Balık baştan…
Açılıştan hemen önce yargının en üst kurumu AYM
Başkanı’nın Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı karşısındaki bir
davranışı çok konuşuldu. Oysa asıl konuşulması gereken AYM’nin
kendi çalışma alanını daraltması
olmalıydı.
Son bir yılı aşkın bir süredir ülke KHK’lerle
yönetiliyor; TBMM’nin yasa yapma yetkisi elinden alınmış bulunuyor.
AYM, iyice kalıcılaşan KHK uygulamaları konusunda kendisini
görevsiz ilan etti. KHK ile işlerinden uzaklaştırılan 110 bin
dolayında kamu çalışanına, -içlerinde açlık grevlerinde altı ayı
geride bırakan Semih
Özakça ve Nuriye
Gülmen de var- bireysel başvuru yolunu
kapattı. Dokunulmazlığı kaldırılan milletvekillerinin de bireysel
başvuruları reddedildi. On aydır Meclis’te en büyük üçüncü parti
olan HDP’nin Eş Genel Başkanlarını yargılayacak mahkeme
bulunamıyor. Dahası, son KHK ile anayasa değiştirildi;
milletvekillerinin dokunulmazlığı da fiilen kaldırıldı. AYM
ortalıkta yok.
Yine açılıştan hemen önce Danıştay
başkanı “CHP eski yargı düzeni değiştiği için
çok rahatsız. Tek başlarına güçlü
siyaset yapamadıkları için eskiden
onların imdadına yargı yetişiyordu.
Şimdi artık yargı bunu
yapmıyor” dedi ve dahası, kimi eleştiriler
üzerine de görüşünde ısrar etti.
Bu Danıştay mı ülke yönetiminin yaptıklarının
hukuka uygunluğunu denetleyecek?
Açılış sırasında Yargıtay başkanının yazılı
olarak hazırlanmış olan konuşmasının kuvvetler ayrılığı ilkesine ve
devletin kurumlarıyla ayakta