28 Şubat cuntası bizleri zindanlara atmakla yetinmemişti. Baktılar ki zindana atmakla bizleri teslim alamıyorlar, dört duvar arasına sıkıştırdıkları Müslüman Anadolu’nun evlatlarına saldırdılar. Bulunduğumuz Bandırma Cezaevi’ne, Marmara bölgesindeki tüm gaz ve yangın bomba stokunu bitirene kadar günlerce attılar. Gaz bombasının kokusu aylarca üzerimizden gitmemişti.
Bandırma’dan sonra Metris’e saldırdılar. Metris’te bulunan Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu cunta unsurları tarafından ağır işkenceye mâruz kaldı; Mirzabeyoğlu’nu öldü sanıp işkenceyi sona erdirdiler. 28 Şubat cuntasının saldırılarında 2 gönüldaşımız şehid oldu, onlarcası da yaralandı.
Nakledildiğimiz cezaevlerinde aylarca tecritte tutulduk. Dışarıdan haber alamadık, gazete ve televizyon verilmedi, ailelerimizle bile görüştürmediler.
Bu ahval içinde dışarıda birileri bize yapılan işkenceyi, hukuksuzluğu dile getiriyordur, yazıyordur diye düşünüyorduk. Cezaevinden tahliye olduktan sonra gördüm ki düşündüğümüz gibi değilmiş.