İlk önce, tüm imkânsızlıklar ve zorluklar içinde ana caddeden sapmayan geçmiş ulemâ zemmedildi, yazıp çizdikleri itibarsızlaştırılıp bir kenara konuldu.
Sonra, “Ümmetin temel yapısı” olan ashab-ı güzîn anlayışımız parçalandı. Bir bütün olarak görmemiz gereken ashab-ı güzîn (Radıyallâhü Anhum) hakkında, “Şunu severim ama öbürkünü sevmem; şu şunu yapmıştı öbürkü şunu yapmıştı” söylemlerle, kadınların kısır partilerinde yaptıkları dedikoduları aratmayacak ‘ilmî mülahazalar’ neticesinde sahabe efendilerimiz hakkında da halkın zihninde şüpheler oluşturuldu.
Ulemâmız ve sahabe efendilerimizin ardından, tahmin edeceğiniz üzere sıra Peygamber Efendimiz’e (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) geldi. Burada iki aşamalı bir yol denediler. İlk ola