Üstad Necip Fazı, gençliğe dair aksiyonunu ''hamurkârlık'' olarak isimlendirmiştir. Hamur bildiğimiz üzere, unlu mamullerin yapımı sırasındaki un, su, maya, tuz gibi unsurların karışımına deniyor. Temel madde ve olmazsa olmaz undur; o ne kalitede ise hamur da o kalitededir. Hamurkâr demek ise kap içinde bu terkipleri yani un ile beraber yanına katılanları yoğuran kişi demektir. Sanatkâr, sanatçı kişi demek gibi. Hamur ve hamurkâr kelimeleri Büyük Doğu dilinde çokça rastlanan benzetme ifadeleridir: ''Vecd ve aşk hamurunun kıvamı'', 'Öz mayamızda eritme, öz hamurumuza sindirme dâvası'' vb.
Üstad 'Beklenen Zuhur' isimli geleceğe seslendiği hitabesinde, gençlik yoğuruculuğu bahsinde şöyle der: ''Benim ve hamurunda parmak izlerim bulanan yepyeni ve dipdiri mukaddesatçı Türk Gençliği...''
Bugün Türkiye'de hemen her şuur sahibinin hamurunda doğrudan yahud dolaylı bir şekilde Necip Fazıl'ın parmak izleri vardır. Ruh hamurkârlığı elbette sadece Necip Fazıl'a mahsus