Müsbetin de menfinin de mânâsına kavuştuğu günleri yaşıyoruz. Her şey aslına rücû ediyor. Bilimin ve teknolojinin insanı yoldan çıkarıcı hâl almasıyla havalarda olan burunlar sürtünmeye başladı. Nefsin emrinde gemi azıya alan gözler bitmek bilmeyen av aramalarından yılgın düştü. Bu ahval içinde insiyakî olarak herkeste bir kök arayışı, kendini nisbet edeceği bir mukaddesat arayışı içinde. Mezkûr arayış içinde olanlar arasında en nasipliler, Anadolu’yu vatan edinmiş olarak bizleriz. Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun ifâdesiyle, “her coğrafya parçasının kendine mahsus bir mânâsı olmasına nisbetle, bu mânâyı da hakikatiyle gösterebilmiş bir beden” olan Anadolu’da hüviyetimizi arayacağız.
Yaklaşık 100 yıl önce Anadolu’da estirilen köksüzleştirme kasırgası hep