İslâm'a ve Müslümanlara hakaret etmenin zevkini yaşayanlar hakaretlerinin bir bedelinin olmayacağının rahatlığı içindeler.
Bu rahatlık onları daha da çirkefleştiriyor ve hakaretlerini arttırıyorlar. Bizden gibi gözüken şahsiyetsiz yanaşmaların onlardan yana tavır almalarıyla da azdıkça azıyorlar.
Müslümanlar'ın zihni Batılaşma uğruna iğdiş edilmesiyle mefhumlarımızı da unuttuk. Şahsi ilişkilerimizde alacağımız tavırla mevzubahis din olunca alacağımız tavır yer değiştirdi. Şahsımıza hakaret edilince dünyayı yakıyoruz ama dinimize hakaret edilince engin bir hoşgörü içerisine giriyoruz. Oysaki tam tersi olmalıydı. Cebimizdeki paraya el uzatılınca bir anda aslan kesiliyoruz ama mukaddesatımıza el uzatılınca tavşan oluyoruz; bu nasıl bir dine inanmak ki cebimizdeki para kadar değeri yok!
İman öfkesinden, şecâatten bahsettiğimizde aval aval suratımıza bakan bu yanaşmalar istiyorlar ki onlar gibi efenim olalım!
Yukarıda da yazdığım üzere, bu yanaşmalardan cesaret bulan Hak ve halk düşmanları artık kime Fatiha okuyacağımıza, kimi yâd edeceğimize de karışmaya başladılar.