Adeta bir bela ve musibet yağmuruna denk geldik. Ateş çemberine dönen bölge ülkelerinden sıçrayan kıvılcımlar Türkiye’yi de tehdit ediyor. Bir yanda Avrasya tünelinin açılışı gibi milletçe sevinç ve gurur duyacağımız gelişmeler oluyor, diğer yanda terör ve siyasi cinayetler gibi milletimizi hüzne ve endişeye sevk eden olaylar yaşanıyor.
Dolmabahçe’deki terör eylemi, ardından Kayseri saldırısı, onun ardından Rus büyükelçisuikasti… 15 Temmuz’daki darbe girişimiyle Türkiye’yi teslim alamayan irade, üst üste ataklarla, terör saldırıları ve suikastlerle netice almaya çalışıyor.
Silahlı müdahale ile hükümeti deviremedikleri gibi, ekonomik hamlelerle de toplumun direncini kıramadılar. Şimdi terör üzerinden bir dehşet hissi oluşturmak ve kaos görüntüsü vermek istiyorlar.
Yeni darbe söylentileri, kaos ve kriz tellallığı, korku ve karamsarlık pompalama… Fiilen yapamadıklarını psikolojik olarak yapmaya çalışıyorlar.
Tüm bunları karşı sabır en büyük silahımızdır. Sağduyu, teenni ve aklıselim en kıymetli hazinemizdir. Her türlü taarruza ve saldırıya karşı direnebilmek umudumuzu ve inancımızı yüksek tutmaktan geçiyor. Sergilenen karanlık oyun ne kadar büyükse aziz milletimizin basiret ve feraseti de o kadar büyük. Ülkemize düşmanlık edenlerin sayısı ne kadar çoksa, 80 milyon milletimizin birliği ve kardeşliği de o kadar güçlü…
Evet, sabırla zorluklara direneceğiz. Ama bu sabır pasiflik ve teslimiyet anlamında bir sabır değil. Bela ve musibetlere karşı koyarken, her türlü şer odağıyla korkusuzca mücadele ederken karşılaşacağımız zorluklara sabır...