Bir partinin ve siyasetçinin samimiyeti seçim öncesi kadar seçim sonrası tavırlarıyla da belli olur. Seçimden önce farklı, seçimden sonra farklı davranan siyasetçi ikiyüzlüdür, samimiyetsizdir. Siyaseti uzun soluklu bir mücadele olarak görenler, seçimden seçime demokrat, halkçı, makul, kucaklayıcı olmadıkları gibi, seçimden önce ve sonra da farklı davranmazlar.
AK Parti oylarını yüzde 34’den yüzde 50’lere taşıdıysa bu samimiyetiyle, bu ilkeli ve tutarlı tavrıyla olmuştur. AK Parti seçim politikası uygulamamış, ülkeyi yönetme sorumluluğuyla hareket etmiştir. AK Parti oylarında düşme olduğu (Mart 2009 ve Haziran 2016) seçimlerde halka kızmamış, seçimin meşruiyetini tartışmaya açmamış, milletin mesajını doğru anlayarak oyunu rekor seviyelere çıkarmıştır. Balkon konuşması, AK Parti’nin zafer sarhoşluğu yerine, tüm kesimleri anlama ve onları rahatlatma gayretinin siyasi pratiğidir. AK Parti, benim referandumların aşılama etkisi dediğim olguyu çok iyi değerlendirmiş ve kendi oyunun üzerindeki referandum desteğini doğru politikaları sebebiyle kendi siyasi hanesinde kalıcı hale getirmiştir. Hiç AK Parti’ye oy vermeyen ama referandumda AK Parti’nin teklifini destekleyen toplum kesimleri AK Parti’ye yakınlaşmaya başlamıştır. Referandumun aşılama etkisi, taktik hamlelerle falan başarılamaz, ancak AK Parti gibi milleti kucaklama ve kazanma yaklaşımıyla, onun gereği olan dönüşümleri gerçekleştirme azmiyle başarılabilir. Kendisini dönüştüremeyen partiler konjonktürel destekleri kalıcı hale getiremezler. AK Parti bunu yine başaracaktır, ancak CHP’nin böyle bir şansı yoktur.
16 Nisan referandumunda milletin verdiği mesajı da AK Parti doğru okuyacak ve gerekli adımları atacaktır. Başbakanımızın birkaç gündür verdiği mesajlar bunu çok iyi ortaya koymaktadır.
CHP ise yüzde 48 hayır sonucunun sorumluluğunu taşıyacak bir olgunluk sergileyememektedir.Kemal Kılıçdaroğlu’nun meşruiyet sorgulaması, tanımayız çıkışı, sokak çağrısı CHP’li olmadığı halde hayır veren seçmeni son derece rahatsız edecektir.
CHP şimdiden hayırdan yemeye başlamıştır.
Kılıçdaroğlu’nun yüzde 51.4 Evet’in meşruiyetini sorgulaması, aynı zamanda yüzde 48 Hayır’ın meşruiyetini sorgulamak anlamına gelir.
Kılıçdaroğlu’nun yüzde 50+1 Evet’in sonucu belirleyeceğini kabullenmemesi, yüzde 50+1 Hayır sonucunu da kabullenmemek anlamına gelir.