“Ölüm hakikati her gerçekleştiğinde insanı derinden sarsıyor. Hele tanınan, bilinen, sevilen biri vefat ettiğinde insan daha da sarsılıyor.” Bu satırları en son Akif Emre’nin vefatında yazmıştım. Şimdi Ahmet Kekeç’in vefatı hepimizi sarsmış durumda.
Bir sevdiğimizi kaybetmek bizi sarstığı kadar ölüm hakikatiyle yüzleşmek de insanın küçük dünyasını sarsıyor.
Günlük korona raporlarındaki ölümler sadece bir istatistik gibi görülmemeli. Hayatını kaybeden her insan birinin yakını, sevdiği ve her vefat bir canın göçüp gitmesi, ebedi bir kurtuluşu kazanıp kaybetmeye yönelik bir hikâyenin son bulması.
Aurelius’un dediği gibi kimileri doğma, kimileri ölme telaşında…
Ecel yakın emel uzaktır ama insan yakındakini görmek istemez.