R. Tayyip Erdoğan’ın temel mottolarından birisi ‘seçim kazanmak’tan önce ‘gönüller kazanmak’tır. Siyaseti insan için yapanlar insan kazanmayı, gönüller mamur etmeyi, bir sevgi medeniyeti kurmayı amaçlarlar.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın her seçimin öncesinde ve sonrasında verdiği mesaj, insanları kucaklamak ve herkes için aydınlık bir gelecek kurmaktır. Bu ‘herkes’ içinde kendisine oy vermeyenler de, şiddetli muhalefet edenler de bulunur. Balkon konuşmaları bunun en güzel örneğidir.
Nisan’da yapılacak halk oylaması da elbette kazanılması gereken bir tür seçimdir. Hem de öyle böyle değil, bugüne kadar girilen seçimlerin toplamı kadar önemli olan bir seçimdir. Türkiye’nin istikbalini ilgilendiren bu seçimden başarıyla çıkmak tarihi önemdedir.
Buna inanan insanların ‘hayır’ çıkması halinde karşılaşılabilecek olumsuzluklara değinmesi de elbette kaçınılmazdır.
Eğer birileri referandumda ‘hayır’ çıkması halinde bunu ülkenin karışması, Erdoğan’ın ve hükümetin sekteye uğraması gibi bir hesap yapıyorlarsa bunu görmek ve vurgulamak, farklı gerekçelerle hayır diyenlere karşı bir suçlama sayılmaz.
Oylanan anayasa değişikliğine kendince sebeplerle ‘hayır’ diyeceklerin yanında bunu bir eşik olarak görüp bunun üzerine farklı senaryolar üretmek isteyenlerin de varolduğu bir paranoya değildir.
Bu yüzden Başbakanımız Yıldırım’ın ‘hayır’dan farklı sonuçlar murad eden terör örgütlerini ve şer güçleri sıralaması veya benim ‘15 Temmuz’da darbe yapamayanların hayır çıkartarak darbe vurmak isteyeceklerini’ söylemem farklı yerlere çekilmemeli. Özellikle FETÖ her seçimi AK Parti’nin devrilmesi ve kendileri açısından bir geri dönüş yaşanması için bir fırsat olarak görmüştür. Bu yerel seçimde de böyle olmuştur, milletvekili seçiminde de… Onlar için önemli olan, hükümetin veya Erdoğan’ın bir başarısızlık yaşaması ve bunun üzerinden siyasi kırılma veya kaos oluşma ihtimalidir. PKK da, terörle amansız mücadele eden hükümete çelme takılmasından farklı şeyler murad etmektedir.
Bundan dolayı içinden geçilen sürecin hassasiyeti madalyonun iki yüzünün de gösterilmesini ve farklı amaçların peşinde koşanların olduğunun ifade edilmesini zorunlu kılıyor. Milletimize güvenimiz tamdır ve herkesi kucaklamaya çalışmak siyasetin varlık sebebidir. Bir kısım odaklara ve onların karanlık emellerine vurgu yapmak da memleket aşkının bir gereğidir.
Kendisine oy vermeyenlere bile her zaman kucağını açan ve hiçbir konuda ayrımcılığa gitmeyen AK Parti’nin kendi tabanındaki insanlara anlayışla yaklaşmaması ise düşünülemez.
İnsan fikirleriyle insandır. Eleştiren, kızan, küsen, kaygısı olan her bir insan bizim insanımızdır ve kaybedilmemesi gereken bir değerdir. Mevlana hazretlerinin dediği gibi, “Her birimiz tek kanatlı melekleriz ve bizler ancak birbirimizi kucaklayarak uçabiliriz.”