AMERİKALI ve Avrupalı düşünürler, 2016 yılının felaket yılı olacağı konusunda sanki hemfikirler.
Felaket konusunda görüş bildirenler de kapitalist emperyalizmin bizzat kendi danışmanlarıdır.
On madde halinde, ne olursa felaket olur, bunu
incelemişler.
-Petrolün varili 100 dolar olursa...
-İngiltere AB’den çıkarsa...
-Bankalara siber saldırı olursa...
-Avrupa Birliği içindeki mülteci krizi artar ve dağılırsa...
-Çin ekonomisi çökerse, Çin’in de savaş ihtiyacı baş
gösterirse...
-İsrail, İran’a aniden saldırırsa...
-Almanya, Rusya ile birlikte ABD’ye karşı birlik olursa...
-Küresel ısınma artarsa...
-Brezilya ekonomik olarak batarsa...
-Donald Trump Amerika’ya başkan olursa.
Gördüğünüz gibi tüm korkular, ‘Dünya bölgesel veya kıtalar arası
bir savaşa girerse’ üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Bülent ESİNOĞLU
GÜNÜN SÖZÜ
“Uzun süre uçuruma bakma, uçurum da sana bakıyor.”
Çin atasözü
Müteahhit Emrullah’ın hastanede başına neler gelmiş
Hastaya saygı yok
BEN Taşyapı İnşaat’ın sahibi Emrullah Turanlı’yım. Size
hastanede yaşadığım bir durumu anlatmak istiyorum. Ankara’da üç gün
önce geçirdiğim ağır grip nedeniyle oradaki Acıbadem Hastanesi’ne
gittim. İki gün yattım. Daha sonra İstanbul’a döndüm ve aynı
hastanenin Maslak’taki şubesine gittim. ‘Check up’ istedim. Bugün
(dün 15.00 sıraları) kolonoskopi ve endoskopi için beni sedye ile
aşağıya ameliyathaneye indirdiler. 40 dakika geçti, işlem
başlamadı. Orada üç-dört hemşire vardı, lak lak edip duruyorlardı.
Telefonla da konuşuyorlar, çok şaşırdım. Çağırdım birini, bakın
evladım, burası ameliyathane, beni bu kadar niye bekletiyorsunuz
dedim. Yazık değil mi, bana; baktım hâlâ konuşuyorlar, bir de
gülüşüyorlar. Ne bir ilgi var, ne bir özen. Allah’ıma dua ettim.
Sabretmek istiyorum ama olmuyor. Doktor beyi çağırın lütfen dedim.
Cevaben, doktorun işi var dediler. Bir anda tepem attı. Burası
kahvehane mi yahu? Sedyeden kalktım, kolumdaki serumları çekip
fırlattım. Ve şimdi evime gidiyorum.
Zaten daha önce Maslak’taki aynı hastanede de kan almak için
kollarımı deldiler. Ben de kan fazla, damarı bulmakta zorlanılıyor.
Bırakın dedim, gittiler tecrübeli bir hemşire çağırdılar, o damarı
buldu. Allah razı olsun. Doktora çok kızdım, ama ortada yok. Ben
böyle muamele göreceksem, devletin sigorta hastanesine (SGK) gider
yatarım dedim. Kusura bakmayın, özür dileriz dediler. Hasta saygı
görmeli. Biz hastanelere gidip canımızı teslim ediyoruz. İnsanlar
işini severek yapmıyor. Ne olacak bizim halimiz? Hastaneler
kendilerini toparlamak istiyorlarsa kamera kayıtlarını bir
izlesinler bakalım.