DOLANDIRILANLARIN çoğunun ortak özelliği nedir sizce?
Kendilerine sunulan şeyin kaçırılmaz bir fırsat olduğunu düşünüp
başkaları ile bu yüzden paylaşmamaları. Tabii kişiden kişiye
konunun değişmesi gerekiyor. Kimisine kentin ortasındaki saat
kulesi satılabiliyor, kimisinin de aslı astarı olmayan bir buluşa
ortak olması sağlanabiliyor. Aliağa’da var olan termik santrallara
ek olarak dört yeni termik santral planlanıyor. Dolandırılma burada
da geçerli. Çevrede yaşayan halk iş bulacağını sanıyor. İzmir’de
yaşayanlar da kalkındıklarını sanıyorlar. Bu santral projeleri
yıllardır sürüyor ve bazıları gerçekleşti bile... Kimse ses
çıkarmazsa yenileri de yapılacak. Ben komşularıma birkaç yıl
aralarla bu konuda bilgi verdiğimde her defasında ilk defa
duyduklarını söylüyorlar. Acaba bilinçaltlarındaki ‘kalkınıyoruz’
algısı mıdır, söylediklerimizin hemen unutulmasına yol açan?
Sanırım bu gibi durumlarda kitlesel bir dolandırılma olayı ile
karşı karşıyayız.
İzmir’de 22 Nisan 2016’da hava kirliliği PM10 (partikül yani parça) 985 µg/metreküp idi. Bu parçalar ciğerlerimizi hasta ediyor. Kansere yol açıyor. Ulusal üst sınır 80 µg/metreküp, AB üyesi ülkelerindeki üst sınır 50 µg/metreküp idi. Yani şimdiden İzmir’de AB üst sınırının 20 katına yaklaşmış. Yenileri de yapılırsa bu oran iyice artacak. Torbalı’ya kadar ciddi kirlenme söz konusu. Daha güneye ve kuzeye de kaçamazsınız, oralarda da halen termik santrallar var. Yenileri de sırada.
TERMİKTEN KAZANÇ YOK, KAYIP ÇOK
Aliağa, Zonguldak, Çanakkale, Konya, Muğla, Maraş, İskenderun,
Bartın ve tüm Türkiye, mevcut 21 kömürlü termik santrala eklenmesi
planlanan 80’e yakın yeni santralın yarattığı tehditle karşı
karşıya. Bir yandan da yöneticilerimiz küresel iklim değişikliği
ile mücadele edildiğini söylüyor.
Kömür başta olmak üzere fosil yakıtlar küresel iklim değişikliğine
yol açıyor. Bu değişim tarımı çok zorlayacak. Hava kirliliğinin yol
açacağı hastalıklar en önemlisi.