Gazetemiz New York muhabiri Razi Canikligil pazartesi günü çıkan “Jet gibi kaçamadılar” başlıklı haberiyle sansasyon yarattı, bizde gerçekleşecek bir dolandırıcılık olayının gün yüzüne çıkmasına neden oldu
Nitekim, biz 16.11.2017 tarihinde köşemizde ‘2. Zarrab Vakası mı?’ başlıklı yazımızda bu hususları ayrıntı ile anlatmış olmakla birlikte Türkiye’de bağlantılı oldukları şirket tarafından yapılan talep sonucu Sulh Ceza Hâkimliği tarafından bu habere ‘erişimi engelleme kararı’ verilmişti. Aslında bu yazı Amerika’da gerçekleşen ve bir ayağı Türkiye’de olan dolandırıcılık iddialarının Türk adli makamları tarafından araştırılması için çok önemli bir sacayağı oluşturacaktı. Nitekim bu yazı büyük ilgi görmüş, sosyal medya üzerinden yüzlerce kez paylaşılmış ve kamuoyu nezdinde merak uyandırmıştı.
Okurlarımız tarafından da Amerika’daki adli sürecin ayağı hakkında gelişmeler takip edilir olmuştu. Söz konusu haberin kaynağını oluşturan başta ABD Adalet Bakanlığı’nın kamuoyunu bilgilendirme platformunun internet sitesinde halen yayınlanmakta olan resmi açıklamalarda, söz konusu haberin içeriği açık ve net bir şekilde doğrulanıyor. Keza, yine Los Angeles Daily News gazetesinin internet sitesinde söz konusu haberin içeriği aynen ifade ediliyor.
KARA PARA AKLAMA
Amerikan Maliyesi’ni 511 milyon dolar dolandırdığı iddia edilen Lev Aslan Dermen (Gerçek adı Levon Termendzhyan)
ile Jacop ve İsaiah Kingston kardeşler
Türkiye’ye kaçmaya hazırlanırken, Utah eyaletinde Salt Lake City Havalimanı yolunda yakalandı ve cezaevine konuldu.
Savcılığın Utah Federal Mahkemesi’ne sunduğu belgelerde bu kişilerin sahibi oldukları Washakie Renewable Energy şirketi aracılığıyla Amerikan Maliyesi’den, daha sonra Bora Jet’i satın almada kullanılan 511 milyon dolarlık vergi kaçırdıkları iddia ediliyor. Türkiye’ye kaçmaya hazırlanan kardeşlerden Jacop’un Türkiye’de dev bir malikâne satın aldığı ve değeri 650 milyon doları bulan bir oteli de satın almak için girişimde bulunduğu savcılık tarafından iddia ediliyor.
‘BAŞARI HİKAYELERİ’ DERS OLMALI
Salim Koçak “Gençlere okul bitince, hayata dair bir şey öğretmiyoruz, onları sınava hazırlamakla meşgulüz” diyor ve devam ediyor:
“Gençleri hayata hazırlayan en önemli saik çocuklukta çekilen güçlüklerdir” diyor Bernardin de Saint-Pierre, ‘Pol ve Virjini’ adlı o son derece romantik ve edebi romanında...
Başarı hikâyelerinde o güçlükler de görülecek, bu da çocuklarımızın hayata hazırlanmasına ışık tutacaktır. Öyleyse neden okullarımıza Başarı Hikâyeleri dersi de koymayalım?
Bunun üzerinde biraz düşünür müsünüz lütfen...