UZMAN hukukçu okurumuz diyor ki: Bir mahkemenin verdiği karar; yanlış, menfaat karşılığı veya siyasi baskı neticesi bile olsa, hukuken geçerlidir.
Ancak bir üst merciye itiraz edilebilir.
O makam, kararı doğru bulursa onaylar, yanlış bulursa bozar.
Bozduğu andan itibaren dosya iade edilir.
Ancak, 'kişi hürriyeti' ile ilgili bir durum söz konusu ise, derhal
tatbik edilir.
Alt mahkemenin bu kararı açık bir şekilde, yukarıda belirttiğimiz
gibi hukuk dışı alması durumunda bile, karar üst mahkeme tarafından
bozuluncaya kadar geçerlidir. Unutulmaması gerekir ki, karar hangi
sebeple alınmış olursa olsun, hukuka uygun da olabilir. Bu kararın
hukuka uygun olup olmadığına, ancak üst mahkeme karar
verebilir.
Eğer bir hukuksuzluk görüyorsa, hâkimin cezalandırılması için
harekete geçer. Ama bu, kararın geçerliliğine tesir etmez.
Ayrıca, bir kararın 'yok hükmünde' addedilebilmesi için, davanın
yargı dışında karar bağlanması gerekir.
Mevzu bundan ibarettir."
YARGIDA BAŞKANLIK SİSTEMİ
"YARGININ hiçbir dönem bağımsız olmadığı ülkemizde hukukun temel
ilkeleri ortadan kalkmış, yargı, kurumsal düzeyde başkanlık hayali
gören Tayyip Erdoğan'a bağlanmıştır" açıklamasını yapan 'Adalet
İçin Hukukçular' örgütü, AKP-Cemaat koalisyonun iç hesaplaşmalarını
yargı üzerinden gerçekleştirmeye çalıştıklarına dikkat çekti ve
şöyle dedi:
"Bugün yargı, AKP'nin ve Tayyip Erdoğan'ın suçlarını örtmek için
çırpınmakta, çırpındıkça batmaktadır. Tüm kamuoyuna belirtmek
isteriz ki, AKP ve onun kurucusu Cumhurbaşkanı'nın suç dosyası
hayli kabarmıştır. Ülke ve yargı kaybettiği nefesi geri alacaktır.
AKP bugünlerden daha fazla kaçamayacaktır.
Buna izin vermeyeceğiz."