Türkiye’de, AİHM’de yargıçlık görevi yapabilecek vasıflarda çok sayıda hukukçu var.
Aday olarak önerilenlerin de müktesebatları yeterli olabilir, sorunlardan biri iktidara angaje olma ile ilgili. Bürokratik hiyerarşi içinden aday gösterilmesi sorun yaratıyor (iki aday da iktidar tarafından atanan ve yüksek seviyede bürokratik görevde bulunan, müsteşar yardımcıları…)
Son önerilen adaylar arasında türbanlı bir hukukçunun olması, meseleyi, mahkeme içtihatları bakımından tartışmaya açıyor. AİHM, türban yasaklılığı konusunda verdiği kararlarda, ‘hak ihlali’ görmeme yönünde içtihat üretiyor. Daha sonra emsal kabul edilecek, Leyla Şahin kararında, türbanın politik sembol olarak kullanıldığına işaret etmiş ve din/vicdan özgürlüğü, ayrımcılık yasağı ve ilgili sözleşme hükümlerinin ihlal edilmediği hükmüne varmıştı.
Kılık kıyafet yönetmeliklerinde yapılan değişiklikler sonucu, türban, kamu kurum ve kuruluşlarında ve TBMM’de serbest...
Zamanın Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Yargıtay’ın başvurusu üzerine, hakim ve savcıların türbanlı(başörtülü) olarak görev yapabilecekleri hususunda görüş bildirdi ve uygulamada sorun yok.
16 Nisan, Anayasa halk oylamasında, yargının tarafsız ve bağımsız olduğuna dair düzenleme de kabul edildi.