İdari geleneğimizde “komisyona havale” olarak geçen, nerdeyse darb-ı mesel haline gelmiş bir söz var. Karar sorumluluğundan kaçınılmasını tarif ediyor. Özetle, komisyona havale edilen işlere genelde şüphe ile yaklaşılıyor.
OHAL kararnameleri iki tarafı keskin bir bıçak gibi çalışıyor, kurunun yanında yaş da yanıyor. Kurulacak komisyon, bahse konu hak kayıplarını asgariye indirmek için düşünülmüş. Ama gerek yapısı gerekse çalışma usulleri, müracaatların yoğunluğu nazara alınınca ‘sadra şifa’ olacak gibi görünmüyor.
Komisyonda görev yapacak 7 üyeden 3’ü kamu görevlileri arasından başbakanca, 1 üye mülki idare amirleri sınıfına mensup personel arasından içişleri bakanınca, geri kalanlar da Hâkim ve Savcılar Kurulu’nca tetkik hâkimleri arasından seçiliyor. Toplantı ve karar yeter sayısı 4; böylece kamu görevlileri çoğunluğu sağlanıyor. Komisyonun görev süresi belli; süre birer yıllık periyotlarda uzatılabiliyor, ihtilafların hangi sürelerde sonuçlandırılacağına dair bir hüküm yok.
Komisyon incelemeleri dosya üzerinde yapacak ve başvurunun kabulü veya reddine karar verecek. Kamu görevlilerinin çoğunlukta olduğu bir komisyonda, yürütme tarafından ihdas edilmiş tasarruflar bakımından, hak temelli ihlal iddialarının hukuka uygun olarak değerlendirilmesi tatmin edici sonuçlar vermeyebilir ve zaman kayıplarına neden olabilir. AİHM, temel hak ihlalleri iddiaları bakımından tedbir uygulamasına dair bir içtihat geliştirmesi gerekirken, işi komisyona havale ederek fonksiyon zaafı gösteriyor.
GÜNÜN SÖZÜ
“İyi insanlar cennete gider sözü yeterli değil, çünkü iyi insanlar nereye giderse gitsin, orası cennet olur! (OSHO)