KİM böyle bir şeye cesaret edebilir? Ama bu kez başka oldu...
İktidar iyi ki akıllı davrandı, gelişmeleri ‘demokrasi’ şölenine
çevirdi.
Yoksa millet birbirini boğazlayacaktı.
Din kisvesi altında siyaset yapmak toplumu endişeye sevk
ediyor.
Humeyni’nin Fransa’dan İran’a gelişini biliyoruz.
Bundan Türkiye’nin alacağı bir ders yok.
Mollaların sonradan neler yaptıklarını düşünmek bile istemeyiz.
Milyonlarca İranlı ülkelerini terk etti; Amerika, Almanya ve
Türkiye’ye yerleştiler.
Türkiye’ye çeşitli yollardan gelenlerin sayısı neredeyse 1 milyonu
buldu o zamanlar.
Okurlarımızdan gelen görüşlere şöyle bakıldığında deniliyor ki:
Kimse kurşun sıkmasın, ihanet şebekelerine yaşam hakkı
tanınmasın.
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz 30-40 yıldan beri ‘gün yüzü’ görmedi;
içeriden ve dışarıdan hep tertipler içine sokuldu, tuzaklar
kuruldu.
Oyun içinde oyunlar sergilendi.
Türk halkının bağrından çıkmış böyle bir ordunun itibarına yönelik
tertipleri, iftiraları halkımız içi burkularak izledi.
PKK’yı perişan eden askerlerimiz birbirine düşürüldü. Polisle
aralarına nifak sokuldu.
Ancak tam bir işbirliği haline girdiklerinde ‘darbe girişimi’ çıktı
karşımıza...
Polis ve askere teröre karşı işbirliği içindeyken; FETÖ’lerin oyunu
baş gösterdi.
Kanlı ve acımasız tuhaf bir darbe girişimi... Birbirine kurşun
sıkan, komutanları toplayan, Meclis’i bombalayan...
Bütün engelleri ortadan kaldırma iradesindeki bir iktidar yüzlerce
kişiyi topladı, temizliğe başladı.
Ama önce demokrasi ve hukukun hissedileceği bir tablo
bekliyoruz.
Akıllı olmak zorundayız... Yoksa bu günleri de çok ararız.