Avrupa’da gıda sektöründeki herkesin tanıdığı ‘Hilmi Baba’ lakaplı Hilmi Selçuk’u önceki gün yaşadığı Frankfurt’ta kaybettik. Tanıyanların ve sevenlerin başı sağ olsun demek isteriz. Faruk Şen, Halit Çelikbudak, Kerem Çalışkan ve Hüseyin Adalı ile yakın dosttu. Frankfurt’tan onu görmeden, pastırmasını ve işkembesini almadan yurda dönemezdik. Almanlar bile bu özgün gıdalara alışmıştı. Türkiye’de aynı tadı alamazdık diye söylersek ayıp sayılmamalı. Türk bakkalların en önemli gıda ürünü sayılırdı. Hem üretir hem de Türklerin yoğunlukta olduğu kentlere gider, servis ederdi.
Hoşsohbet, meclisinde herkesin bulunmak istediği biriydi. Eşi, dostu, çevresi çok genişti. Onunla birlikte Avrupa’da Türk gıda sektöründe bir neslin dönemi kapandı. Bu konuda yazılacak tarih kitapları hep ondan bahsedecek. Onun yarattığı misyonu şimdi ailesi devralıp bayrağı daha da yükseklere çıkaracak mutlaka. Onun hakkında pek çok yazı okuduk gazeteci dostlardan.
Yaşamı adeta film senaryosu gibiydi. Yıl 1961, yer İstanbul Tophane İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun önü. Sanat okulu mezunu Hilmi Selçuk çalıştığı firmanın parçası için yakındaki Kalafat Caddesi’ne gider. Firma sahibi “Birkaç saat sonra gel” der. O da vakit geçsin diye etrafı gezerken sıra olmuş kişiler görür. Hoşsohbet olduğu için kalabalığı merak edip aralarına girer. Sıradakiler Almanya’ya gidecekler ya. Onun da adı bir şekilde listeye yazılır. Bir süre sonra mektup gelir; “Hadi Almanya’ya gidiyorsun” derler. Yaş 27. “Biraz para kazanıp döner, atölye açarım” der ve Almanya’nın yolunu tutar.