Son yaşanan krizden sonra Türkiye-ABD ilişkileri, NATO, Evanjelizm ve emperyalizm çok daha geniş kesimler tarafından tartışılmaya başlandı
Oysa Türkiye’de bu konuda önemli eserler veren çok sayıda ilerici aydın ve yayınevi var. Bu kitapların son günlerde tekrar keşfedildiğini ve sadece akademik çevrelerde değil halk tarafından da daha çok okunduğunu tespit edebiliriz. Bazı önemli kaynakları not düşelim:
‘Amerika NATO ve Türkiye’ Türkkaya Ataöv; ‘Menderes Hükümetleri Dönemi Türkiye-ABD İlişkileri’ Yrd. Doç. Dr. Recep Murat Geçikli; ‘Amerikan Barış Gönüllüleri ve Türkiye’deki Faaliyetleri’ Yrd. Doç. Dr. Gökhan Eşel; ‘Müttefik Kuşatması’ Gökçe Fırat; ‘Türkiye’ye Şer Ekseni Tuzağı, Özgür Erdem; ‘Suriye İçin Savaş/1918-1920’ John D. Grainger.
Bu kitaplar İleri Yayınları arasından çıktı. Tarih ve Kuram Yayınları’ndan çıkan kitaplar da şunlar:
‘Ortadoğu’da Batı Emperyalizmi 1914-1958’ D. K. Filedhouse;
‘Çölün Kızı Gertrude Bell’in Olağanüstü Yaşamı’ Georgina Howell;
‘Emperyalizm, Evanjelizm ve Osmanlı Ermenileri’ Jeremy Salt;
‘Amerika’da Türk İmgesi’ Justin McCarthy. Özellikle bu yazarın
eseri çok dikkat çekici. Justin McCarthy asılsız Ermeni iddialarına
karşı Türk tezini savunan en önemli Batılı tarih bilimci. ‘Ölüm ve
Sürgün’ isimli eserinde Balkanlarda Türk ve Müslümanlara yapılan
büyük soykırımı eşsiz bir dille anlatmıştı. McCarthy, Amerika’da
‘Türk İmgesi’ isimli çalışmasında 18. yy’dan itibaren ABD’deki
Evanjelist köktendincilerin ve Protestan misyonerlerin kendi
amaçları ve misyonları için bağış toplamak amacıyla “korkunç,
barbar Türk” imgesini nasıl oluşturduklarını ve bu imgenin hâlâ
ABD’de ne kadar egemen olduğunu ortaya koyuyor. Çıkar gruplarının
ve politikacıların, Türklerin aleyhine oluşturulan bu gerçekdışı ve
ırkçı imgeyle Türkiye hakkında en ufak fikri olmayan sıradan
Amerikalıları nasıl etkilediğini anlatıyor.
Okumadan bilinçlenmek, bilinçlenmeden de ABD’ye karşı milli bir
politika geliştirmek imkânsız değil mi?
HALK OKUMAZSA...
Demokrasi bilinçli halkın kendi kendini yönettiği rejimdir.
Gerçek demokrasi istiyorsak halk yüz yüze gelerek
aydınlatılmalıdır.
Çünkü söylediklerin, karşındakinin anlayabildiği kadardır. (Mevlânâ)