KARS Havalimanı'na indikten 90 km sonra Ardahan Üniversitesi'ne varıyorsunuz.
Karşısı orman, her yer yemyeşil. Butik bir üniversite izlenimi veriyor. Prof. Dr. Ramazan Korkmaz, “1500 dönüm üzerinde kurulu sosyal bilgiler ağırlıklı ‘tematik’ üniversiteyiz” dedi. Vurgulayarak ve övünerek “150 milyon TL (120 bin m2 inşaat) harcadık bu yatırıma” diye ekliyor. 4.500 öğrencisi var. Henüz tam anlamıyla bitirilememiş, Diyanet’in yaptığı Selçuklu mimarisinden izler taşıyan camisi de ramazandan sonra açılacak.
Ardahan coğrafi açıdan çok kritik bir şehir, 17 bin merkez
nüfusu var. Aktaş ve Türkgözü sınır kapılarıyla Kafkaslar’a ve Orta
Asya’ya açılan en önemli bir kapı olacak. Kars-Tiflis-Bakü
demiryolu hattının yıl sonunda hizmete girmesi bekleniyor. Bu, İpek
Yolu projesinin Asya’yı Avrupa’ya bağlayan en önemli ayağı. Bunları
niçin anlattık?
İki yıl önce Harvard Üniversitesi ile işbirliği yaparak ‘Tehlike
Altındaki Diller Konferansı’nı düzenleyen Ardahan Üniversitesi, bu
yıl 59. PIAC (Permanent International Altaistic Conference) yani
bilinen adıyla Uluslararası Altayistik Konferansı’na ev sahipliği
yapıyor. Biz de rektörün davetlisi olarak geldik toplantılara. Her
yıl düzenlenen bu konferansın ilki 59 yıl önce Almanya’daki Mainz
şehrinde yapılmış; daha önce de ABD, Rusya, Fransa, İngiltere,
İsrail gibi 30 ülkede... Altayistik Konferansı’nın amacı Türkçe,
Moğolca, Mançu-Tunguzca, hatta Japonca ve Korece dillerinin ortak
bir ‘ata’dan geldiği teorisini savunan ve bu ‘ata dil’in adına
‘Altay dili’ denmesi. (Bu Ata dilini Türkçenin bir lehçesi olan
Altay Türkçesiyle karıştırmamak gerekiyor.) Dün Ardahan
Üniversitesi’nde başlayan Türkiye’deki 4. toplantı oluyor. Dünyanın
çeşitli ülkelerinden 40 civarında rektör ve Türkolog konuk vardı.
Moderatör Ramazan Korkmaz’ın yönettiği ilk oturumda Ahmet Bican
Ercilasun, Ahmet Buran, Fikret Türkmen, Azeri, Gürcü ve Kazak
hocalardan Darkan Kıdırali, İsa Habibbeyli, Elçin İbrahimov ilginç
konuşmalar yaptılar. Türkiye’yi ne kadar seviyorlar...