BÖYLE derdi merhum Erdal İnönü... Bir türlü merkez sağdaki meslektaşları kadar "bal tutan parmağını yalar", "Devlet malı deniz, yemeyen domuz" teorilerinde ustalaşamadılar. Derken, bu tablo 'aslan sosyal demokrat' bir dostumuzla konuşurken bu yazının 'çatısı'nı oluşturdu. Sanmayınız ki, hepsi böyle; çok temiz adam vardır aralarında... Öteki götürdüğü zaman anlatılmaz çünkü 'cennette yanar'; bu cehanatta da 'islahlı ağız'lar öne çıkar; hasetlikler, kıskançlıklar... Ne yazık ki gerçek bu. Yakışmalar başlar:
"Uzun süredir iktidar olamayınca da irili-ufaklı ne kadar
belediye varsa burada iş tuttular."
Ama çok acemiler! Yandaş medyaları da yok! Bu yüzden yakalanınca
hemen manşetlere konu oldular.
Peki kimdirler? Götürler ama saftırlar, finans bilmezler; hele
vatan sevgisinden (!) dolayı İsviçre bankalarına değil de ülkede
tutarlar paralarını!
Ama hisse senedi, şirket ortaklığı, denizcilik sektörü ya da
sıfırlanacak nakit olarak değil.
Ya imar verdikleri rezidanslarda daire biçiminde ya da arsa. Ya da
konut sitelerinde.
Hiç mi Zahid değilsin? Rezidanstan daire alacağına parayı 'RTÜKLE',
rezidans şirketinden hisse al. Değil mi?
Yalı alan ya da site içinde villaları ailesine yağdıran bakan ve
başbakanlara medyanın gıkların çıkmadı.
Bi de üstüne, "O Başbakan kardeşim! Nerede oturacak? Hem onun değil
ki! Eniştesinin! Kiracı o!" dediler... Sesi çıkan olmadı. Bizim
'Aslan sosyal demokratlar' böyle 'inandırıcı' gerekçe bulamadıkları
gibi sosyalist olmalarına rağmen mülkiyet düşkünü!..