SON canlı bomba saldırısı ile Ankara, ekimden bu yana üçüncü defa hedef alındı; can kaybı yaklaşık olarak 180 kişi...
Bağdat, Irak’ın işgalinden bu yana bombaların hedefinde, 2015 Ekim’inden bu yana, 13 Kasım 2015, 11 Ocak 2016 ve 28 Şubat 2016’da bombalı saldırılara uğradı. Yaklaşık 150 kişi hayatını kaybetti.
Şam, içsavaş yaşıyor; devletler ve destekledikleri örgütler her türlü silahla ülkeyi parçalamaya çalışıyorlar. 2015 Ekim’inden bu yana; Ekim 2015, Ocak ve Şubat 2016’da yapılan bombalı saldırılarda yaklaşık 100 kişi hayatını kaybetti...
Rakamlar kesin olmamakla beraber Ankara’nın, özellikle son altı aylık periyotta, Bağdat ve Şam ile aynı ölçüde teröre muhatap olduğu ortaya çıkıyor.
Anadolu coğrafyası ve Ortadoğu arasındaki, ‘terör’ ihraç eden çatışmaların geçişkenliği Türkiye’nin bekasını tehdit ediyor.
Ankara’nın en merkez olan ve en korunaklı olması gereken bölgelerinde, aynı tarz saldırıların yapılabilme kolaylığı, ciddi bir istihbarat açığına işaret ediyor.
Genelkurmay’ın dinleme üssü GES, 2011 yılında MİT’e devredildi ve bütün dinlemeye/gözlemeye dayalı istihbarat askerden, sivile geçti.
Teknolojik kapasitesi bakımından en son teknoloji ile donatılmış tesisler ki, -Afganistan’dan Somali’ye kadar tüm kriptolu bağlantıları ve Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu arasındaki “her türlü elektronik iletişimi” kontrol edebilme kapasitesine sahip-, MİT’in emrinde...
Bu seviyede bir istihbari alan kontrolüne rağmen, Ankara’nın göbeğinde, vatandaşların can güvenliği tehlikede... Terörün diğer şehirlere yayılması ihtimalinden endişe ediliyor. (Terör örgütlerinin bir çatı altında birleştiği ve bir konsorsiyum olarak saldıracakları, bileşenleri tarafından ilan edildi.)
Millet bombalarla havaya uçurulup ocaklara ateş düştükten sonra, bir sürü ‘uzman’, neyin ne ve nasıl olduğunu anlatıyor da hem ‘sadre şifa’ değil hem gidişat iyi değil.
Doğan DANİŞMENT