BİGA'daki bu etkinliğe dünyanın en büyük okçuluk festivali diyebiliriz.
Yurtiçinden ve yurtdışından sporcular her biri bu kültürü
yaşatırcasına koca meydanı doldurmuşlar; geçmişin
giysileriyle...
20'den fazla ülkeden gelen yarışmacının üç misli kadar da Türk
yarışması var; çoluk çocuklu kalabalık izleyici grubu, atların
kişnemeleri, koşmaları ve şahlanmaları ile tam bir seyir
keyfi...
Ve açılan el sanatları sergileri, neredeyse 30'u bulmuş
okçulukta...
Yemekler, ikramlar derken, düzeni ve temizliği ile bir organizasyon
bu kadar mükemmel olabilir mi?
Çınar ağaçları arasında kurulmuş bir obada yarışmacıları izlerken,
kendinizi bir at üzerindeki dörtnala giderken hayal
edebilirsiniz.
Siz de ok atmaya başlayabilirsiniz!
Türkiye'de 20'ye yakın ilde okçuluk örgütlenmesi olmuş ama bu işin
sevdalıları tarafından...
Bir de AKP kanadından 'zoraki' etkilenme gerçekleşmiş ama bunların
sayıları TÜRGEV'in kız yurtları örgütlenmesi kadar hızlı
olmamış...
20-25 kulübün olduğu söylendi. Aslında ata sporu okçuluğa siyasetin
girmemesi gerekir ama bulaşmış, bazı AKP'li belediyeler bu işe
'balıklama' dalmış...
Neyse...
Dışarıdan gelen okçuların arasında yüksek gelirli kişilerin bu
sporla yakından ilgilendiklerini fark ettik...
DERİN FELSEFESİ VAR
Bu sporun iyi yönlerini aktarmamız gerekiyor.
Bir kere okçuluğun derin bir felsefesi var.
Kardeşlik duygusu, iç huzur öne çıkıyor; dinginlik sağlıyor
kişiye...