CELAL Şengör Hoca, seçim sonrası Atatürk milliyetçiliğinin ne anlama geldiğini anlatıyor: Atatürk'ün anladığı anlamda bir Türk milliyetçisi ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üniforması sırtında bayrak ve silaha el basarak 'vatan ve milletin emniyetini korumak için canını vermek üzere' yemin etmiş birisi olarak, AKP dışındaki tüm partilerden bir vatandaşları olarak istirhamımdır: HDP'ye bakıp, Seyit Rıza'yı değil, Diyap Ağa'yı görünüz. Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda omuz omuza çarpışan Türk ve Kürtleri görünüz. Diyap Ağa'nın Seyit Rıza'nın dünürü olması, sonra sürülmüş olması gibi şeyleri unutunuz. Silahlı gücün ülkemizi gene kana boyamasına fırsat hazırlamayınız. Tarih hataları tekrar ederek değil, onlardan ders alarak ileri gider. Ve nihayet MHP'nin pek hoş bir şekilde ilk başbuğumuz dediği Atatürk'ün sözlerini hatırlayınız: Bu millet, Kurtuluş Savaşı'nı kazanarak Cumhuriyeti kuran halktan oluşur. Bunun içinde büyük Atatürk'ün yaptığı gibi, etnik köken değil, aklı başında uygar insan arayınız. 12 senenin zararını siz üç parti silemezseniz; yalnız bu ülkenin insanları değil, insanlık tarihi sizi kayda geçirecektir. Bunu bilesiniz. Bu fırsatı, eli silahlı birkaç aşırı uç mensubunun oyununa gelerek veya yabancı casus teşkilatlarının tuzağına düşerek kaçıranlar, Türk milliyetçiliğine de en büyük darbeyi indirirler, çünkü Atatürk'ün tanımladığı milliyetçilik, Türkleri de, Kürtleri de, Lazları da, Çerkezleri de Abazları da ve Türkiye'de kalarak Cumhuriyet'in vatandaşları olmayı seçen Rum, Ermeni, Yahudi ve Roman vatandaşlarımızı da Müslüman'ı da, Hıristiyan'ı da, Musevi'yi de, Mecusi'yi de, ateisti de kucaklar. Yüce Meclisimize seçtiğimiz bir Ezidi Hanımefendi'nin bölgedeki en eski din kültürünün temsilcisi olduğunu, Roman vatandaşlarımızın 1000 yıl evvelinden Kuzey Hint kökenli olduklarını ve bunların ülkemiz için imrenilecek bir zenginlik ifade
ettiğini hatırlayınız.