14 şeker fabrikası satılıyor da önü ve arkasını biliyor muyuz?
TRT’nin eski yapımcısı ve yazar Nazmi Kal, Cumhuriyet’in
kuruluşundan yalnız üç yıl sonra ülkemizin ilk şekerinin üretildiği
fabrikanın çok kısa bir öyküsünü ‘Atatürk’ün Diktiği Ağaçlar’
kitabından aktarıyor.
“Cumhuriyet kurulduğunda çayımıza atacak bir topak şekerimiz yoktu.
Çayı üzümle içerdik. Cumhuriyet’in ilk şeker fabrikasının temeli
Uşak’ta atılmasına rağmen Cumhuriyet’in ilk şekeri Alpullu’da
üretildi. Montaj 11 ayda bitirildi ve 26.11.1926’da işletmeye
açıldı, ilk Türk şekeri
üretildi.”
28.11.1926’de Ulus gazetesi, yazar ve milletvekili Ahmet Ağaoğlu o
günü şöyle anlatır: “İşte 30 bin dönümlük geniş bir ovada muazzam
bir anıt. Bacalarını semaya kadar yükseltmiş, bölgeye can
vermiştir. Kayışlar sürünüyor, çarklar dolaşıyor, makineler
inliyor, yüzlerce küp hareket ediyor. İşte Türk şekeri. Herkes
oraya koşuyor, bir çimlemik alıyor ağzına koyuyor. Ah ne tatlı
şeker, herkesin yüzünde bir sevinç, kalbinde heyecan. Bu Türk’ün,
Trakya’nın şekeri.”
Hülya ve evham deyip geçmeyiniz. Hülyasız milletler cansız
kapılardır. İstiklal Savaşı da, Ankara-Samsun şimendiferi de, şeker
fabrikası da bir hülya idi.
Bütün bu hülyalar hakikat olmuştur. Gazi’nin dehası ve yüksek
iradesi bize rehberken başarılamayacak bir iş kalmayacaktır.”
Eski köylü, yeni sanayi işçisi Emrullah Beydeli’yi (1913)
dinleyelim: “Fabrikaya girende 15’inde idim ama pelvandım ha nah
bilekler büle büle. Gazi demiş kalkınacak memleket. Kuruldu ya
fabrika mektepse mektep geldi, ziraatsa ziraatin hasını öğrendik.
Benim babam ilk pancar dikenlerdendir. Macar ürgetti bize. Tarla
işte büle büle sulanacak, büle büle dikilecek...
Fabrika Trakya düzünde yalnız iş değildir, ilimdir be yav ilim.
Fabrikanın mektebi vardı. Paraysa girdi köylünün cebine. Miskin
otururduk kahvede sekiz ay. Olduk burada işçi. Değil öyle ırgat,
rençper, sanayi işçisi olduk be yav. A be elektrik gördük biz
Alpullu’da... Hafta sonu gittim köye dedim babama ‘Görmüşüm cenneti
koca ova kesmiştir ışığa’. Bir gün de anamı götürdüm. Gördü anam
elektriği şaşırdı zavallı.”
500 DÖNÜM ARAZİSİ VAR
500 dönüm arazisi bulunan Türkiye’nin ilk şeker fabrikası olan
Alpullu Şeker Fabrikası’nın, Emin Halebak’ın (Lüleburgaz) gerekirse
fabrikayı alabileceğini duyurmasından sonra Hasan Akgün’ün
(Büyükçekmece) çağrısı üzerine ve Trakya Belediyeler Birliği ve
Tekirdağ Belediye Başkanı Kadir Albayrak’ın daveti üzerine,
Trakya’daki tüm CHP’li belediye başkanları Tekirdağ’da bir araya
geldi. Kadir Albayrak (Tekirdağ), Emin Halebak (Lüleburgaz), Fehmi
Altayoğlu (Hayrabolu), Saim Kırcı (Alpullu) ve Enis İşbilen’den
(Uzunköprü) oluşan bir komisyon kuruldu. Belediye başkanları,
Alpullu’ya talip olacaklarını ortak bir deklarasyonla ilan ettiler.
Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak’ın da katıldığı toplantıda Hasan
Akgün (Büyükçekmece), Türkiye’nin ilk şeker üreten fabrikası olan
Alpullu Şeker Fabrikası’nın özelleştirilmesinin hukuki yollarla
engellenmesini, engellenemezse Trakya halkı adına fabrikayı Trakya
Belediyeler Birliği’nin (TBB) üstlenmesi kararı aldığını
duyurdu.
Başkan Akgün “Fabrikada pancar şekeri üretimine devam edilmesini
istiyoruz, ayrıca fabrika kampusu içinde bulunan tarihi mekânların
da açık hava müzesi biçiminde korunması kararlılığındayız”
dedi.
'DİZEL ARAÇ' TU KAKA OLUYOR
ALMANYA’da Anayasa Mahkemesi, ‘dizel motor’lar için çok önemli bir
karar aldı. Buna göre, dizelle çalışan otomobillerin kentlere
girişinde yasaklama kararını yerel yönetimlere bıraktı. Karar, hava
kirliliğinden mustarip olan Leipzig kenti için alındı. Türkiye’de
bir belediye böyle bir karar alabilir mi? Dizel otomobil üreten
fabrikalar ile vatandaşların karşı karşıya geleceği açık.
KILIÇDAROĞLU DİRENEMİYOR
CHP yönetimi 9-10 Mart’taki olağanüstü tüzük kurultayında
delegelerin onayına sunacağı tüzük taslağını hazırladı.
Kılıçdaroğlu’nun 2014’te yılında MYK’da sözlü olarak uyguladığı ‘PM
üyelerinin, belediye başkanı ve milletvekili adayı olmaması ve
mevcut milletvekillerinin, ilçe belediye başkanı adayı olmaması’
yönündeki uygulamayı tüzük maddesi olarak hayata geçirmeyi
planladığı ama buna MYK ve bazı PM üyelerinin ‘Belediye Başkan
adaylığı’ düşündüğü için karşı çıkarak taslak tüzüğe ekletmedikleri
ortaya çıktı. CHP lideri ise tüzük kurultayında oluşacak öneriye
göre bu maddeyi dâhil etmeyi planlıyor.
BM SALONLARINDA ÖLEN İNSANLIK
BM Güvenlik Konseyi Guta’da ateşkes kararı almış, belli saatlerde
bombardıman yapılmayacak, insani amaçlı tahliyelere imkan
sağlanacakmış. Karar ateşkes zaman dilimi dışında, bombalama,
katletme serbest manasına geliyor. BMGK, bu kararı ile Doğu Guta’da
yaşayanların, öngörülen periyodlarda katledilmelerine zımnen izin
vermiş olmuyor mu? Çocukları kadınları öldürmeyi, saatlik bir zaman
çizelgesine bağlamak, BM’nin geldiği son ‘insanlık’ aşaması değil
mi?
Ama kararın insani amaçlı mı yoksa barbar kavimlerin, mazlum halkları istilalarına, cinayetlerine yol veren, bir yok etme hakkı mı olduğu tartışmalı..
İnsanlık, Irak’ın işgali ile başlayan süreçte sırasıyla, Irak, Libya, Suriye’de öldü, ölüyor, öldürülüyor, kendi topraklarında ve kaçmaya çalışırken, Akdeniz’de, Ege’de, gömülüyor...
Son defin töreni BMGK’de yapıldı... Savaş suçlarına/insanlığa karşı suçlara karşı tedbir olarak, sadece beş saatlik bir fasıla üzerinde anlaşmaya varıldı. Üye ülkelerin tamamı tarafından imza altına alınmış, BM tüzüğünde düzenlenmiş haliyle BMGK, BM’nin güvenlik ve barışı korumakla yükümlü en güçlü organı, diğer organlar sadece tavsiye kararı alabilirken, BMGK tüm üye ülkeler için uygulanması zorunlu kararlar alabiliyor.