FINDIKTA geçen yılki senaryo uygulanmaya başlandı.
Sezon başında 15 liraya dek yükselen fiyatlar, 12 hatta 11.50
liraya kadar geriledi. Yine birileri araya girdi; fındık
üreticisinin emeğine, beklentisine büyük darbe indirdi. Gerileyen
fiyatlar karşısında çilekeş köylü şoke oldu.
Bu yıl rekoltenin çok az olmasından ötürü beklenti fiyatın 15
liradan aşağıya olmayacağı yönündeydi. Ürün kıt iken fiyatlar nasıl
aşağıya iniyor?
Serbest piyasada neye göre belirlendiği bilinmeyen fiyatlara akıl
sır ermiyor.
Bu sezon neredeyse geçen yılın üçte biri kadar hasat yapıldı. Yani az olmasına rağmen fındık yine para etmiyor, 20 liralık beklentiye karşılık 11-12 lira bandında dolanıp duruyor.
Kaybeden de hep üretici oluyor ve şöyle bir yorum yapılıyor: “Rekolte çok da olsa, olmasa da üreticinin mağduriyetinin tek sebebi belirli tekellerin, şirketlerin piyasada istediği gibi at oynatması, fiyatları belirlemesi... Üreticiler fiyatların neden gerilediğini çok iyi biliyor. Çünkü yıllardır oynanan oyunu artık yaşayarak öğrendi.”
DEVLET EL KOYMALI
Karadeniz kökenli araştırmacı gazeteci Şükrü Karaman oyunu şöyle
anlatıyor: “Üreticinin mağduriyeti, devletin ve FİSKOBİRLİK’in
piyasadan elini ayağını çekmesi ile başladı. Ne zaman ki devlet
alım yapmadı, tekeller, sırtı kalın tüccarlar ortaya çıktı,
piyasaya egemen oldu. Fiyatların inanılmaz bir şekilde gerilediği
bugünlerde devletin konuya el atmasının tam zamanı değil mi?
Önceki yıllarda üreticinin güven kapısı olan, bugün ekonomik güçsüzlükten ötürü eski günlerini mumla aratan FİSKOBİRLİK, devlet desteğiyle piyasaya yeniden sokularak ürün alımı sağlanabilir. Yani üreticinin gözbebeği olan kurum yeniden dinamik yapıya kavuşabilir. Yeter ki devlet desteklesin.”
“Devlet serbest piyasaya müdahale etmez” mantığı devam ederse üretici yine kan ağlar, üç-beş tüccarın insafına terk edilir.
BAKAN NİYE AÇIK OLMUYOR
CHP İzmir Milletvekili ve 15 Temmuz FETÖ Darbesi Araştırma
Komisyonu üyesi Dr. Aytun Çıray, ‘proje okullar’ adı altında Türk
eğitiminin seçkin kurumlarının temellerinden dinamitlendiğini
belirtti. Aralarında İstanbul Erkek Lisesi, Bornova Anadolu Lisesi,
Kabataş Lisesi gibi köklü kurumlarının bulunduğu çok sayıda seçkin
kamu lisesi ‘proje okullar’ adıyla uygulanan bir program
çerçevesinde vahim bir eğitim zayiatı yaşandığını belirten Çıray,
‘fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesiller yerine biat neslinin
yetiştirileceğini’ söyledi.