Bunun yolunu daha ileri götürmek amacıyla Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği kurulmuş ama ‘et sıkıntısını’ daha aşamadığımız ortada... Ama hem ‘bürokratlar’ hem ‘siviller’ ortaklaşa bir çaba göstermeye başlamışlar.
İki yıl önce ‘Dünya Simental Fleckvieh Federasyonu’nun 22. Kongresi’nin İzmir-Selçuk’ta yapılması kararını çıkarmışlar. Bu federasyon hem dünyada hem de AB’de örgütlü. Taraflar Palm Wings Oteli’nde bir araya geldi.
200’e yakın Damızlık Sığır Yetiştiriciliği Birliği’nin il örgütleri dışında, 19 ülkeden 75 ‘et ve süt’ uzmanı gelmişti; Kanada, Amerika, Almanya, Avusturya, Çekya, İtalya ve Macaristan’dan gelenlerin simental üretimini nerelere taşıdıklarını üzülerek izledik.
ATATÜRK’Ü ANLAMAYANLAR
Ah Atatürk’ün dedikleri yerine getirilmiş olsaymış... Bugün orası burası didiklenmeseymiş... Bakanlığın sunumunda, Türk hayvancılığının nasıl geliştirilmeye çalışıldığını anlatan filmde; Atatürk, Macaristan’dan getirilen simental ırkı hayvanlarla ilgili olarak yabancı bilim adamlarından bilgi alıyordu. Atatürk’ün Ankara’nın bozkırında AOÇ’u kurduğunda en önemli hedeflerinden birisi ülkeyi dünyanın modern tarım teknikleri ile tanıştırmaktı; bunu filmi seyrederken hissediyorsunuz... Türkiye’nin en önemli tarım yazarlarından Ali Ekber Yıldırım da toplantıyı dikkatle izliyordu. Bize şunları anlattı:
“Simental ırkı hayvanlarla ıslah çalışması yaparak Türkiye’nin hayvancılıkta gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşması hedeflendi. O yıllarda başlatılan ıslah çalışmaları daha sonraki yıllarda sürdürülemedi. Bunun yerine kolay olan yol, ithalat tercih edildi” diyordu. Öğreniyoruz ki; “19 yy’da simental ırkı hayvanı olan ABD, ıslahla hayvancılığını geliştirdi. Kırmızı beyaz olan simentaldan tamamen siyah simental hayvan ırkını geliştirdi. Simental ile angusu melezleyerek simangus ırkını geliştirdi. Fransa’da simental ırkından ıslah çalışması ile bugün dünyada çok yaygın olan montbeliard ırkını geliştirdi.