Gerekli önlemlerin hızla alınmaması halinde çok yakın bir gelecekte mevcut orman varlığı sağlıklı yaşam için asla yeterli olmayacak. ‘Hava kirliliği’, ‘kuraklık’, ‘sel ve su baskınları’ gibi doğal afetlerin yaşanma riski gittikçe artacak.
Nüfusla birlikte şehirleşmenin de hızla büyümesi bugüne kadar henüz imara açılmamış su havzaları ile askeri alanların üzerindeki baskıyı olağanüstü artırmıştır. Ne ‘çevre düzeni planları’ ne de ‘imar yasaları’ söz konusu baskıyı tamamen bertaraf edebilecek.
Daha yaşanılabilir bir İstanbul için su havzaları ile askeri alanlardaki yapılaşma yasağının ‘anayasal güvenceye’ alınmasının kaçınılmaz olduğu gün gibi ortadadır.
Bunun için de söz konusu sahaların mülkiyetine bakılmaksızın tamamen ağaçlandırılarak ormana dönüştürülmesini ve orman vasfıyla tapuya tescil edilmesini öneriyoruz.
İstanbul’daki su havzaları ile askeri alanların ormanlaştırılmasıyla yıllardan beri yaşanmış olan orman tahriplerinin de bir şekilde rövanşı alınacaktır. Kuzeyde yoğunlaşmış ormanlık alanlar kısmen de olsa ilin geneline yayılacak. Böylece kişi başına düşen ‘aktif yeşil alan’ miktarında önemli ölçüde artış sağlanacak. İmar rantına yönelik beklentiler de tamamen son bulacaktır.
Doğal çevrenin tahribinden kaynaklanabilecek felaketlerin yaşanma riski de en az düzeye inecektir. Kısacası, İstanbul kurtulacaktır.