Bilim insanları dünyanın sıcaklığının ortalama 0.9-1 derece arttığını söylüyorlar. Bu çok önemli. İklim değişikliği ve bunun sonucu ‘kuraklık’ ve ‘temiz su kıtlığı’ belki de yüzyılın en büyük sorunlarından biri olma yolunda. Belki de oldu. Bakmayın okyanuslara, denizlere, akarsulara, ırmaklara... Temiz su az. Zaten az bulunan tatlı su kaynaklarını da hırslı ve sınırsız tüketim arzumuz ile kurutuyoruz. Diğer yandan da endüstrileşme yolunda kirleterek var olanı iyice azaltıyoruz.
Türkiye’de 2019-2023 arasını kapsayan bir ‘Ulusal Su Planı’ hazırlandı. Plana bakıyoruz. Yıllık su tüketimi ‘54 milyar metreküpe’ çıkmış. Bunun yüzde 74’ü tarımda sulama, yüzde 13’ü içme-kullanma, yüzde 7’si de sanayide kullanılıyor. Bunun yüzde 25’i yeraltı sularından, geri kalanı yerüstü kaynaklarından geliyor. Barajlar, nehirler, göller kuruyor. Dolayısıyla yeraltı sularına yöneliş artıyor. Ama o da azalıyor. Su olmayınca tarımda verimlilik, rekolte azalıyor.
Bu da daha az tarım üretimi, gıda demek. Halbuki çağımızda bir ülkenin kendi kendine yetecek gıda üretmesi stratejik bir mesele oldu artık. Maskede, solunum cihazında, aşıda gördük.