EVET, bu duyguyu yaşayanlar bilir.
“Siyasi ayak yoksa, bunlar o kurumlara nasıl sızdılar?” sorusu halâ muallakta. Yüzbinlerce insanın ailesi perişan.
Kimi işten atıldı, kiminin servetine el koyuldu.
Suçlulukları tespit edilip delile bağlanmışsa en ağır cezayı hak etmişler; çeksinler cezalarını... Ama çoluk çocuklarını açlığa mahkûm ederek cezalandırmak niye?
Bunu Deniz Baykal da söyledi:
“Hukuku işletin, adaleti sağlayın, varsa suçluların yakasına yapışın, ama masum insanları mağdur etmeyin.”
Erzurumlu ‘Alvarlı Efe Hazretleri’ der ki:
“Sakın incitme bir canı, yıkarsın Arş-ı Rahman’ı.”
27 Mayıs’ta ordudan uzaklaştırmak istedikleri subaylara (EMİNSU) önce emeklilik hakları verildi. Bir bakıma resen emekli edildiler. Diğer kamu kuruluşlarından atılanlar için de aynı işlem uygulanamaz mı? Bunların devletle ilişkilerini kesmek istiyorsanız resen emekli edin, hiç olmazsa çoluk çocuklarını cezalandırmış olmazsınız demek geliyor içimizden.
Hukuk her şeyin başı. Adalet mülkün temeli.
Ülkeyi yönetenlerin adaletle hükmetmeleri dinimizin emri.
Sorumluluk taşıyanların kandırılmak gibi bir mazeretleri olamaz.
Fatih kandırılsaydı İstanbul fethedilebilir miydi? / Mehmet Necati GÜNGÖR
İTHAL TOHUMLAR YERLİ TOHUMA AMAN VERMİYOR
MERSİN Toroslar ilçesinde ‘Yerli Tohum Kullan. İthal Tohuma Hayır’ kampanyası başlatıldı. Mersin’de nüfusun büyük bir çoğunluğu tarım ile ilgileniyor. Yabancı tohumcuların baskısı karşısında yerli tohum ve yerli ürünlerimizden giderek uzaklaşıyoruz. Bu kampanya ile yerli tohum dağıtarak geleceğe bir katkı sağlayabilecek miyiz? Bir ülkenin bağımsızlığı kadar önemli olan tohumun tekelini elinde bulunduran şirketler konusunda engelleyici bir zemin yok ne yazık ki... CHP Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu’nun şu sözlerine dikkat etmek gerekiyor.
“Bir ülkenin bağımsızlığı kadar önemli olan tohumun tekelini elinde bulunduran şirketler, genetiği değiştirilmiş tohumlarla bizleri tohum özgürlüğümüzden ve biyoçeşitliliğimizden alıkoymaya çalışıyorlar. Halbuki yerli atalık tohum kullanırsak, ürünümüzü ve umudumuzu yeşertebiliriz. Meclis’te geçen yıl verdiğim araştırma önergeme bütün partiler sahip çıkmalıdır.”
Kim olur, kim dinler!
FETÖ VAR DA HİZB-UT TAHRİR NE OLACAK
YARGITAY kararları ile de yürürlükteki mevzuat uyarınca terör örgütü kabul edilen Hizb-ut Tahrir örgütü, 3 Devrim Yasası’nın kabul edildiği ve bu bağlamda hilafetin kaldırıldığı 3 Mart’a denk gelecek biçimde, 3 Mart 2015’te İstanbul’da, 7 Mart 2016’da Ankara’da düzenlediği hilafet konulu toplantısını, bu sefer 05.3.2017’de gerçekleştireceğini duyurmuştur.
Söz konusu toplantının gerçekleştirilmesi, buna ortam yaratılması, örgütün varlığı, eylem ve faaliyetlerini sürdürmesi suç oluşturduğundan, bu konuda cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş (bizzat ben), suç oluşturan toplantının önlenmesi de talep edilmiştir.