ARTVİN ve Doğu Karadeniz'de 'siyanürlü altına, HES'lere' karşı çıkıyorsak elbette ki bu projelere seçenek bölgenin ekonomisini düzeltecek projelerimiz var. Başbakan’ın ‘yeşil’ düğmeye basmasına karşın... Artvin’e ve Doğu Karadeniz’e egemen güçler 1991’den beri doğasına ve doğanına saldırıyor; yerleşik tarım ürünleri yok ediliyor, unutuluyor. Alabalık çiftlikleri kurulabilir. Fındık ve çay üretimi yaygınlaştırılabilir. Fındık ve çay öncesi yörenin yerleşik ürünleri olan, doğrusu ‘Asya tipi üretim sisteminin’ ürünleri olan; mısır, narenciye, zeytin, buğday ve pirinç gibi yerel ürünler tekrar gündeme getirilebilir. Özellikle İtalyanların bizden götürdüğü ve İtalyan sofrasının havyardan daha önemli mezesi yapılan karayemiş... 100 kg ladin ağacından 60 kg kâğıt elde ediliyorsa ladin ağacı üretimi artırılabilir. Yabanıl ürünler de devreye alınabilir. Örneğin, Cenevizlilerin dünyanın en iyi şarabının yapıldığı ve ulaşmak için kemer köprüler inşa ettiği, sonrasında İtalya Toskana’da üretimine başladıkları dağlarda yabanıl olarak bulunan kokulu kara üzüm yaygınlaştırılabilir. Yine dere kenarlarındaki ahududu, dağların zemininde biten kokulu çilek yetiştiriciliği yapılabilir. Yeni ürünler devreye sokulabilir. Örneğin, şeker üretiminin en önemli ağacı ‘şeker akçaağacı’ üretimi başlatılabilir. Pazar sorunu halledilerek Kivi üretimi disipline edilebilir. Somon çiftlikleri yoğunlaştırılabilir. Yeter ki Artvin ve Doğu Karadeniz’i yaşatacak, yok etmeyecek doğasal ve tarımsal ‘yerleşik ve yabanıl ürünlerini’, yani değerlerini öne çıkaracak bu projelerini hayata geçir. Şevket ÇORBACIOĞLU