GEÇEN yıl Romanya seyahatimiz esnasında ‘Asrın Gıdası’ olarak da tanımlanan ’Organik Kenevir Tohumu Proteini’ isimli ürünle tanıştık.
Keneviri bugüne kadar uyuşturucu, marijuana gibi isimlerle tanımıştık. Bu ürünü tanıdıktan ve araştırmaya başladıktan sonra küresel güçlerin kenevir bitkisine karşı olan savaşını; yasaklama, imaj, propaganda vb çalışma ve engellemeleriyle karşılaştık.
Bu ürünü kullanmaya başladığımızda yaşamımıza yepyeni bir renk ve enerji kattığını gördük. Kenevir adeta DNA’mızın içindeydi.
İhtiyacımız olan tüm mineral, bileşen, vitamin, amino asitler vb ondaydı. Bitkiye olan hayranlığımız arttı. Anadolu’da asırlardır kenevir üretimi yapılmış. Birçok sektörde (ilaç yapımı, kağıt yapımı, yakıt yapımı/bio yakıt, kumaş yapımı, otomotiv sektörü, petrol ve petrokimyanın kullanıldığı her alanda, ilaç ve kozmetik yapımında vs) kullanılıyor. Romanya’daki ilgili firma ile irtibata geçip ürünlerini Türkiye’de kendi markamız ile satmak istedik, ilgili bakanlık da ithalat izni verdi. Ürünleri getirdik ancak üç aydır Erenköy gümrüğünden çekemiyoruz.
Ne yazık ki, bu mucize ürünü, diğer kenevir ürünlerini
insanımızla buluşturmak istedik, sağlıkta devrim yapacağız dedik,
olmadı. Bu ürünü Türkiye’de niye ekmiyoruz? Aydın ve Samsun ve
Kastamonu Üniversitelerinde bu konuda çalışmalar yapılıyor. Biz
niye üretmiyoruz, Kenevir’den neden uzak duruyoruz?
Ahmet Muhsin TEZER/ KAŞ
OKUYUNUZ
- NURETTİN Sözen’in İstanbul projeleri neden yankı uyandırmadı?