HAFTA sonu Mersin-Tarsus’ta ‘Meyve ve Hasat Günleri’ etkinliğini izledik. Turfanda bol bol şeftali, nektarin, kiraz ve üzüm (sera) yedik...
İyi ki gitmişiz. Tarım deyince sadece buğday-ayçiçeği değil elbette. Katma değeri yüksek meyve ve sebze üretiminde yetmez ama epey bir mesafe alınmış. İki köyün ‘turfandacı’ üreticileriyle bir gün geçirdik. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ve Mersin Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Kemal Karaoğlu’nun konuşmalarından çok şey öğrendik. Mersin, açıkta ve serada turfanda meyve üretiminde Türkiye’nin tek istisna bölgesi; hatta kuzey yarımküresinde böyle bir coğrafya yok. Karaooğlu, ürünlerin tarifini şöyle yaptı; Mersin’in tropikal ve subtropikal ikliminde sert çekirdekli ve yumuk çekirdekli meyveler olmak üzere, üzüm, zeytin, çilek, keçiboynuzu ve yeni dünya gibi 65 ürün yetiştiriliyor. Anamur muzu, Silifke çileği, Tarsus beyaz üzümü, Tarsus Sarı Ulak zeytini, Mut kayısısı, Erdemli limonu diye özetleyelim bunları. Mersin, Türkiye’nin meyve ihtiyacının % 12-15’ini karşılıyor. Bunlar sert ve yumuşak çekirdekli, örtü altı ve açık diye sınıflandırılıyor.