Dolayısıyla Barzani’yi bütün Kürtlerle bütünleştirmek doğru değildir. Barzani, kendi gücünü arttırmak amacı ile dünya kamuoyunda Kürtler üzerinden bir algı oluşturma gayreti içindedir. Arşivlerde, PKK ile Mesud Barzani arasındaki ilişkilerin ortak çıkarlar üzerine kurulduğunu görmekteyiz. 1983’te Mesud Barzani ile PKK arasında ‘Dayanışma İlkeleri’ başlıklı protokol yapılmıştır. Nitekim İran-Irak savaşında, Barzani güçleri, Irak karşısında yenilgiye uğrayınca, PKK, Barzani yanlılarının silahlarına el koymuştu. Uluslararası güçler, siyasal değişimlere göre Barzani’yi durdurmak için sürekli olarak PKK’dan yararlanmışlardır. PKK’da zamanın ruhuna uyarak, değişik dönemlerde farklı ülkelerle ortak hareket ederek ülkemize zarar vermiştir.
Örgüt ile adını bütünleştirmeye çalışan Öcalan, değişik süreçlerde Barzani ile çatışmış ve Barzani için eleştirilerde bulunmuştur. Örneğin, Kuzey Irak’ta 5-11 Temmuz 1995’te PKK ile Barzani güçleri arasında çatışmalar çıkmıştır. 1996’da ise PKK’nın başka ismi; Cemil Bayık, Öcalan’ı eleştirince, baskı görmüş ve Barzani’ye sığınmıştır.
Öcalan, geçmiş dönemde avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada, “Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında yaşamak istiyor. Ben de bu görüşteyim. Ben de Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında yaşamak istiyorum ve Atatürk’ün kültür milliyetçiliğine inanıyorum” dedi.
Barzani geçmişten günümüze, Ortadoğu’daki siyasi ve askeri karışıklıktan faydalanarak, Kürtlerin desteğini almak için çaba göstermiş ancak beklediği desteği alamamıştır. Yrd. Doç. Dr. Ramazan TOPDEMİR
MEDENİ KANUN 91 YAŞINDA
MEDENİ Kanun’un yürürlüğe girişinin 91. yılında “müftüye resmi nikâh yetkisi vermek” Medeni Kanun ve laik hukuk kurallarından vazgeçmek demektir. İKKB olarak, öncelikle tüm kadınları ve laik Cumhuriyetimizi savunan herkesi Medeni Kanun’a sahip çıkmaya, müftüye nikâh yetkisi verilmesi girişimine dur demeye çağırıyoruz. Nazan MOROĞLU-İKKB Koordinatörü