Özellikle, 16 Nisan Anayasa değişiklikleri ile Cumhurbaşkanı, ‘davulu’ tam manasıyla boynuna astı. Uzun zamandan bu yana, ilmek ilmek ördüğü, ‘tek adam’ iktidarında son düzlüğe girdi.
Bu güne kadar, birçok kişiyi iktidar eteklerine taşıdı; birçok kişi suret-i iktidardan gözükerek, iktidar nimetlerine ortak oldu.
Bugünün gerçeğinde; devleti de partiyi de, Cumhurbaşkanı taşıyor.
Bu seviyede bir iktidar kudreti çok cazip gibi gözükse de, kapladığı güç alanı kadar, risk unsurunu da ihtiva eder.
Cumhurbaşkanı iktidarının farkında olduğu kadar üzerine aldığı riskin ağırlığının da bilincinde, bu nedenle iyice kağşadığını (yıkılmaya, dağılmaya yüz tutmak, eskimek, dökülmek) bildiği teşkilatları dönüştürmeye çalışıyor.
Olası bir seçim zaafı sonucu, iktidar sofrasının bütün hesabının kendisine çıkarılacağını görüyor.