İSTANBUL’un hafriyatı, inşaat sektörünün hızla artmasıyla
birlikte cazibesi çok yüksek bir rant aracına dönüşmüştü.
Bu konuda çok sayıda yazı yazdık; Kemerburgaz’ın nasıl
yağmalandığını ‘utanarak’ gündeme getirdik. Vurguncuları
biliyorduk; o zaman Çevre ve Şehircilik Bakanı olan Erdoğan
Bayraktar, dönemindeki ‘götürücüleri’ bize anlatmıştı. Söz konusu
ranttan daha fazla pay almak amacıyla “bürokrat, siyasetçi ve
işadamı” birlikteliğinden oluşan hafriyat rantı çetesi, her türlü
kılığa girmişti. Çıkmadıkları makam, çalmadıkları kapı
bırakmamışlardı. Serbest piyasa koşullarına uygun ve ‘0 hatayla’
gerçekleştirilen hafriyat ihaleleri hakkında ortaya attıkları yalan
ve iftiralarıyla ne yazıktır ki siyasi otoriteyi de yanıltmışlardı.
Yasal değişiklikle oluşturulan ihalesiz sistemlerin yürürlüğe
girmesinde ve söz konusu sistemde görev alacak kişilerin
belirlenmesinde etkili olmuşlardı. Yetmemiş, ihaleleri başarıyla
gerçekleştiren ve kamuya olağanüstü gelir sağlayan kadroları da
etkisizleştirmişlerdi. Oluşturdukları tekelleşmeye ve yüksek fiyata
dayalı ‘saadet zinciri’ ile kamu kaynağı olduğu yargı kararlarıyla
da teyit edilen hafriyat gelirlerine tamamen el koymuşlardı. Bu da
ormanları işgal edecek kadar ranta dayalı organizeli kaçak
hafriyatı artırmıştı.
Hafriyat rantı çetesinin amaçlarına engel olabilmek için yıllar önce devletin en önemli makamlarına sunulan 01.12.2010 tarihli raporda bugün Belgrad Ormanı’nda yaşanan ve basın organlarında (Hürriyet ve A Haber) da manşet haber olan hafriyat sorununa “Hafriyat rantı çetesinin isteği doğrultusunda yürürlüğe giren ihalesiz sistemlerden dolayı yaşanacak yolsuzluk ve usulsüzlüklerin dışında ranta dayalı organizeli kaçak hafriyatın ormanları işgal etmesi de kaçınılmaz olacaktır” ifadesiyle alenen vurgu yapılmıştı.
İstanbul’daki hafriyat rantı, sadece çevre kirliliğine, orman işgaline ve yolsuzluklara neden olmamış; ahlak, adalet ve hakkaniyet duygularıyla birlikte vicdan, izan ve akıl melekelerini de tamamen yok etmişti. Öyle ki, en son haberlere konu olan ‘moloz ormanı’ dışında hafriyat kamyonlarının protesto eylemleri de dahil yaşanan diğer tüm olaylar ile kesinleşen 9 yargı kararıyla da doğruluğu teyit edilen rapordaki gerçeklere tamamen duyarsız kalınmıştı. Devleti soyan hafriyat çetesinin yerine çeteyle mücadele edenler kamu gücüyle acımasızca cezalandırılmıştı.