II. Meşrutiyet döneminin ünlü eğitimcisi, 1909'da İstanbul
Darülmuallim'in (Öğretmen Okulu) müdürlüğüne getirilen Satı Bey'in
1915'te hazırladığı bir rapora göre, Kız Öğretmen Okulu'nda
(Darülmuallimat) görev yapan erkek okul müdürlerinin yaşlı ve
çirkin olması gerekiyordu.
Erkek müdür ve öğretmenler okula yalnız başlarına giremiyor, asıl
okul binasından ayrı bir mekânda görev yapabiliyorlardı. Bu
öğretmenler, yalnız ders için ancak bir kadın görevli gözetiminde
binaya girip ayrılabiliyorlardı. Kurtuluş Savaşı öncesinin işgal
altındaki İstanbul’unda, Darülfünun Emiri (Üniversite Rektörü) Naim
Bey’e Maarif Vekâleti’nden (Eğitim Bakanlığı) bir buyruk gelir:
Kızlar Darülfünunu kapatılmıştır, bundan sonra kız öğrenciler erkek
öğrencilerle birlikte okuyacaklardır. Naim Bey bunu İslam
hükümlerine aykırı bulur ve “Ben bunu tatbik edemem, kız ve erkek
çocukların zânu be zânu (diz dize) oturmalarına razı olamam” der.
Olay büyür, öğrenciler protestoya hazırlanırken Naim Bey istifa
eder, kızlar ve erkekler ‘zânu be zânu’ oturmaya başlarlar. [*]
Bu ve buna benzer gelişmeler, Osmanlı’nın yıkılmadan hemen
önceki siyasal/toplumsal tablosunun küçük küçük örnekleridir.
İmparatorluğun her alanda yaşadığı böyle çürümelerle ayakta kalması
olanaksızdı ve sonuç biliniyor: Zaferle çıkılan Kurtuluş Savaşı,
emperyalizme karşı kanla kurulan Cumhuriyet.
Cumhuriyet aydınlanmasının bütün ilke ve amaçlarına karşı son
yıllarda ivme kazanan ve günümüzde açık, eylemli kalkışmalarla
sürdürülen yıkım çabasının geldiği nokta bellidir: Hiçbir hukuk
kuralının, işine gelmeyen yargı kararlarının tanımayacağının ilan
edildiği,‘90 yıllık enkazı kaldırmak’tan söz edildiği bir
dönemeçte, 3 Mart 1924’te TBMM’de kabul edilen ‘Üç Devrim
Yasası’nın (1. Öğretim Birliği/Tevhid-i Tedrisat, 2. Halifeliğin
Kaldırılması, 3. Şeriye ve Evkaf Vekâleti’nin Kaldırılması) 92.
yılı daha özel bir anlam kazanıyor.
Onlardan biri olan ‘Öğretim Birliği’, iktidarın;
- ‘Seçmeli’ görünümlü dayatmalı din dersleriyle;
- Tasfiye etmeye çalıştığı malum ‘cemaat’in yerine hummalı
çalışmalarla kendisine ait ‘cemaat’ kurumlarını yerleştirme
çabasıyla;
- Kız-erkek öğrenciler için kimi imam hatip ortaokullarında
başlattığı ayrı bina-ayrı sınıf-ayrı koridor-ayrı bahçe
örnekleriyle;
- Kanatları altında beslediği sahte sendikalarının ikide bir
papağan gibi yinelediği “Tevhid-i Tedrisat kaldırılsın” sloganı ve
benzer girişimlerle birçok yerinden yara almış olsa da...