SON zamanlarda yaz mevsiminin de etkisiyle uçak bileti fiyatlarında önemli artışlar gözleniyor.
Konuyu araştıran, havacılık sektörünü yakından takip eden Musa
Alioğlu, Yeni Birlik gazetesindeki köşesinde bakın ne diyor:
“Şu anda, Ulaştırma Bakanlığı’nın koyduğu tek yön 350 TL’lik tavan
fiyat zorlanıyor. Şirketler zam yapmak için bekliyor. Çünkü iç
hatlarda hiçbiri kâr etmiyor. Böyle giderse edemez de. 2017
Temmuz’unda petrolün tonu 450 USD, dolar kuru ise 3 bin 600 lira
idi. 1 Ağustos 2018’de petrolün tonu 770 USD’ydi; parite ise 4 bin
930’ları geçmişti. Şimdilerde ise bileti TL ile satan, yakıtı (ki
operasyon giderleri içindeki payı yüzde 25-35 arasındadır) ise
dolarla alan şirketlerin 180 kişilik bir uçakta bir saatlik uçuş
maliyeti 7 bin 700 dolara kadar çıkmaktadır. Böyle bir durumda bir
koltuğun maliyeti 250 TL’ye, 1.5 saatlik uçuşta ise 375 TL’ye kadar
çıkmaktadır. Petrol ve parite böyle gittiği sürece tavan fiyat
uygulaması kalktığı anda yüksek sezonda tek yön iç hat biletleri
500-600 TL’ye kadar çıkabilir. Arz-talep esasına göre kışın
fiyatları zorunlu olarak düşüren şirketler, bu zararı yazın yüksek
fiyatlarla telafi etmeye çalışıyorlar.”
Bu gidişle 49 TL’ye uçak bileti alınan yıllar hayal olacak,
havayolu da ‘halkın yolu’ olmaktan ne yazık ki çıkacak. Tek çözüm,
devletin havayolu şirketlerine sübvansiyonu olsa gerek.
KARADENİZ AKILLANMIYOR
KARADENİZ daraltılan dere yatakları ile yaylalara gelişigüzel
yapılan kaçak binalara göz yumulmasının bedelini her yıl sel
felaketiyle ödüyor. Mutlaka her yılın temmuz ve ağustos aylarında
bölgenin değişik illerinde aşırı yağışın oluşturduğu sel, önüne ne
gelirse sürükleyip götürüyor; binaları yıkıyor; can ve mal
kayıplarına yol açıyor. Ünye ve Fatsa’da yaşananlar, bir takım
soruları yeniden gündeme getiriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bile isyan ettiren kaçak binalar bölgenin
her yerini sardı. Daha geçenlerde Rize’de dere yatağının üzerine
yapılan 5-6 katlı binanın sahibi anlaşılmaz bir şekilde kendini
savunuyor, belediyeyi suçluyor. Güler misin, ağlar mısın?
Belediyeler kaçakları niye görmezden geliyor? Çeşitli zamanlarda
çıkarılan yasalar, son olarak da ‘İmar Barışı’, kaçak yapı
sahiplerini cesaretlendirmiyor mu? / Şükrü KARAMAN
SARAYBURNU ATATÜRK ANITI'NA SAYGISIZLIK
ATATÜRK’ün Sarayburnu’ndaki anıtının çevresi Marmaray inşaatı
nedeniyle 2013 yılından beri metal perdelerle çevrili bulunuyor.
Marmaray’ın yapımı çoktan tamamlanmasına rağmen perdenin
kaldırılmamasını iyiye yormak mümkün değil. Bazen bu anıt, heykel
olarak niteleniyor. Aslında heykel ile anıtın önemli bir farkı var:
Heykel, farklı kişi ve objelerin, farklı malzemeler yontularak
ortaya çıkarılan sanat eseridir. Anıt ise saygın bir kişi veya
önemli bir olayın hatırasını gelecek kuşaklara aktarmak için
yapılan abidedir. Atatürk anıtlarının hepsi de bu niteliği
taşırlar. Yeri gelmişken şu notu da düşelim: Atatürk anıtları
aslında Türk Milleti’nin tunçtan, çelikten, mermerden hafızasıdır.
Bu anıtların hepsi de halk tarafından istenildiği için
yaptırılmıştır; önemle ve özenle korunmaları gerekir.
İBB’nin bu konuda duyarlı olmasını ve anıtın çevresinin ivedilikle
ve özenle, orijinali gibi yeniden düzenlemesini talep ediyoruz. /
Dursun ATILGAN - Avrupa ADD Federasyonu Başkanı
İSTANBUL 'ESKİ' VE 'YENİ' OLARAK İKİYE
AYRILIYOR
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi
Yönetim Kurulu bir açıklama yaparak AKP’nin yeni bir ‘koruma
kanunu’ hazırlığı içinde olduğunu öğrendiklerini, Kültür ve Turizm
Bakanlığı`nca hazırlanan İstanbul Eylem Planı
kapsamında şu hususların gündeme geleceğini belirtti.
Buna göre, dDikey yapılaşmanın yerine mahalle eksenli yapılaşmanın tercih edileceği,
• Muhitinden tecrit edilmiş (kapalı/güvenlikli) site ve dikey yapılaşmaya son verileceği,
• İstanbul`un siluetini bozacak gökdelenlere, çok katlı yapılara geçit verilmeyeceği,
• İstanbul`un eski ve yeni İstanbul olarak ayrılacağı... Eski İstanbul`un yeniden tanımlanarak sınırlarının belirleneceği ve turizme açılacağı... Uluslararası alanda ekonominin, sanatın, sporun ve turizmin merkezi modern bölgelerin Yeni İstanbul olarak anılacağı... İstanbul Koruma Kanunu`nun hazırlanacağı... İstanbul Deprem Çalışma Stratejisi ile önlemler alınacağı belirtiliyor.
Böyle çalışmanın meslek odaları, ilgili STK’ların dışarda
tutularak yapılması eleştirilerek “Böyle bir çalışmanın başlatılmış
olmasında bir samimiyet aramak mümkün değildir ve tarafımızca
şaşkınlıkla karşılanmıştır. İstanbul`da bulunan gökdelenlerin
%95`inin mevcut iktidar döneminde yapılmış olması, Bu süreçte,
İstanbul için oluşturulan deprem toplanma alanlarının yaklaşık üçte
ikisinin yok edilip, AVM ve yüksek yoğunluklu rezidanslara tahsis
edilmiş olması... İstanbul`un kültürel varlıklarının ve dünya
mirası olarak belirlenen alanlarının Mega Rant Projelerine kurban
edilmesi... Sadece İstanbul`da değil, tüm ülke çapında Osmanlı ve
Cumhuriyet mirası yapıların yıkılması ve/veya sorunlu restorasyon
süreçlerinden geçirilmesi... “İmar barışı” adı altında yürürlüğe
sokulan seçim yatırımı ile kalan tüm diğer kıyı alanlarının, su
havzalarının, orman alanlarının ve tarihi alanların yağmaya, talana
açılması... 3. köprü, 3. havalimanı gibi mega ulaşım yatırımlarıyla
İstanbul`un su havzalarının, doğal alanlarının tahrip edilmesi ve
uygulanması düşünülen Kanal İstanbul projesiyle bu tahribatın
İstanbul sınırlarının ötesine taşınacak olması, bugün İstanbul ile
ilgili dile getirilen bu koruma kaygısının ne derece samimi olduğu
ile ilgili güçlü bir fikir vermektedir.
BEDELLİ ASKER TÜRKÇE BİLMEZSE
BEN 40 senedir yurtdışında yaşıyorum. 2 oğlum var, bedelliye
müracaat ettiler. Ama benim çocuklarım Türkçe bilmiyor. Ana dilleri
İtalyanca. Bu durumda benim çocuklarım ne yapacaklar? /
Celal ÇAKAR
AŞTİ VE BUGSAŞ AÇIKLAMALARI
“AŞTİ esnafı bu kiraları ödeyemez” başlıklı dünkü yazıya, AŞTİ
Otobüsçüler Derneği Başkanı Mustafa Özbakır ve BUGSAŞ AŞ vekili
Yusuf Şahin’den açıklamalar geldi. Özbakır “Benim ve derneğimizin
adını kullanarak hakkımızda yapılan ‘AŞTİ esnafı ve kiraya yapılan
zamlar’ haberinin asılsız olduğunu belirtmek isterim.
Düzeltilmesini sizden talep ederim” derken, Av. Şahin de AŞTİ’deki
bütün kiracıların sözleşmelerinin güncelleştirildiğini bildirerek
şöyle dedi: “Haberde iddia edildiği gibi kiralara ve ortak gider
katılım payına yüzde 100-120 oranında zam yapılmamıştır. Haberde
geçen tüm beyanlar gerçeğe aykırı olup 2018 yılı için kiralara
sadece yüzde 16 zam yapılmış, ortak gider katılım payına zam
yapılmamış, kiracıların kullandığı büroların da aylık kira bedeli
200 TL olarak belirlenmiştir. Müvekkilim BUGSAŞ AŞ yıpratılmak
istenmektedir.”