AİHS seçim hakkını temel bir insan hakkı olarak düzenlemiş
bulunuyor. Anayasa madde 67 ile de seçme-seçilme ve siyasi
faaliyette bulunma hakkı teminat altına alınmış durumda...
Seçim işlemi sonucu, seçilen kişinin siyasi statüsü, atama ile
görev pozisyonu elde etmiş kişilerden farklı...
Seçilmiş kişilerin istifasını istemek, demokratik seçimlerin
tabiatına uymuyor. Siyasi baskı sonucu veya ahde vefa nedeniyle
istifa tasarrufunu ‘istifa tek taraflı bir işlemdir’ gerekçesi
altında meşrulaştırmak mümkün değil.
Siyasi Partiler Kanunu uyarınca, aday tespitinin takdiren
yapılmasına rağmen seçim ve seçilme, seçme işleminden sonra
seçmenlerin de sorumluluk aldığı demokratik bir mahiyeti
kazanıyor.
Bu noktadan sonra seçim sonuçları üzerinde tek taraflı ve takdiren
bir tasarrufta bulunmak, sözleşmeye, Anayasa’ya ve demokratik
teamüllere aykırı.
Bugün yapılmakta olan uygulamada, seçilen kişilerin parti yararına
olarak görevlerini bırakması istemi, ‘dolaylı bir azil’ işlemi
olup, yeni anayasal düzen ile ilgilidir.
Tek kişilik yürütme olarak formüle edilen Cumhurbaşkanlığı
sisteminde, cumhurbaşkanı aynı zamanda parti genel başkanı olduğu
için, (siyasi partiler ve Seçim
Kanunu değişmedikçe) bütün partili adayların tek seçicisi
konumundadır. İlgili adayların inhası, teklifi ve seçilenlerin
‘istifaları istenmek suretiyle’ bir nevi azli işlemi, kendisinin
münhasır yetkisinde olup, gerekçenin parti davası, ülke yararı,
seçmen yararı gibi bir nedene dayanmasının kayda değer bir
ehemmiyeti bulunmamaktadır.
Sadece belediye başkanları değil, milletvekillerinin de istifaya
davet edilmesi ve parlamento çoğunluğu tarafından onaylanarak
dolaylı azil işlemine tabi tutulması da mümkün olabilecektir.
Bu nasıl düzenlenecektir? Esas ve hemen hemen çözümü imkânsız olan
sorun budur.
AKŞENER GELDİ AKP YENİLENMEYE BAŞLADI
ISPARTA Bağımsız Milletvekili Nuri Okutan’la görüştük. Aydın
çevrelerin yakından tanıdığı eski bir Vali... Siirt, Sakarya,
Trabzon ve Şanlıurfa Valiliklerinde bulundu; her ildeki
görevlerinde sevildi; en çok sevildiği için ise Siirt olduğunu
söyleyebiliriz. Çünkü Siirt’i, Okutan’ın aşılama ve yeni ekimlerle
antepfıstığı üretiminde yüksek verim sağladı.
Vehbi Koç Vakfı’nın kendisine verdiği 100 bin dolar ile ödül ile 5 derslikli 100 öğrenci kapasiteli okul öncesi eğitim kurumu yaptırdı; MEB kuruma annesinin adını ‘Fatmana’ verdi. Siirt (kızların okula gitme oranını yüzde 40’dan 90’a çıkardı), Sakarya ve Şanlıurfa’da uyguladığı eğitim modeli BM tarafından örnek alınarak ‘Okutan Eğitim Modeli’ adıyla evrensel bir sistem haline getirildi. Sitesini okuyunca buna benzer başarılar için övgüyü hak ediyor Okutan... Milletvekili seçildikten sonra 40 vekilden 5’i ile birlikte Meral Akşener hareketine katıldı. 15 yıllık valilik süresini “Ben partinin değil devletin valisi oldum” diyor. Örgütlenme için yurtta gezmediği yer kalmamış...
AKP’de belediye başkanlarının istifaları gündeme gelirken “Yeni partinin, daha şimdiden AKP ve MHP’yi ciddi biçimde etkilediğini” söylüyor. Şu sözleri ilginç:
“AKP, kadrolarını ve belediye başkanlarını yenileyerek ‘yeni’
görüntüsü vermeye çalışıyor. Yeni ve yenilikçi olmamızdan
rahatsızlık duyuyorlar ve rolümüzü elimizden kapmaya çalışıyorlar.
Ülkemizi ve demokrasimizi bir an önce normalleştirmeliyiz. Bir an
evvel olağan hayata ve olağan yönetim tarzına geri dönmeliyiz.
Halkı endişeye, birbirinden korkmaya, karşılıklı gerginliğe iterek
siyasi rant elde etmek ancak vicdansızların başvuracağı bir formül
olabilir. Türkiye bu vicdansızlığı yapanların eline terk
edilmemelidir. Korku, baskı ve gerginlik ortamı bir an evvel
bitmelidir. Bunun yolu hukuku, meşruiyeti, demokrasiyi, hak ve
özgürlükleri her şeyin üstünde tutmaktan ve egemen kılmaktan
geçiyor. Biz bu amaçla yola çıktık. Bizim öncelikli hedefimiz
ülkemizin normalleşmesi. Öylesine kutuplaştık ki ülke olarak normal
olan, makul olan tuhaf olarak görülüyor. Ülkemizi bu durumdan bir
an evvel çıkarmak istiyoruz. Basılmamış kitaptan suç üretenleri
görmüştük, şimdi de program taslaklarından niyet okuması yapanların
yaptığı ağır haksızlıkla karşı karşıyayız.
GÜZEL GÖZLÜ EŞEĞİ TANIMAK İSTER MİSİNİZ
ESKİŞEHİR Büyükşehir Belediyesi, çevreyi kirletenlere esprili tepki
göstermek amacıyla Porsuk Çayı kıyısına bank üzerinde oturmuş
‘Çekirdek Çitleyen Eşek’ heykeli koymuştu. EBB Yılmaz Büyükerşen,
“Karikatürize edilmiş bu heykeli koyarak çevre temizliğine mizahi
bir açıdan dikkat çekmek istedik” demişti.
Osmanlı’dan beri üç ‘Eşek Kitabı’ (Harname) yazılmış. Sonuncusu
Prof. Dr. Hayrullah Şanzumi’ye ait. Eşek ve eşekler üzerine ‘dini,
tarihi, felsefi, coğrafi, siyasi, idari, iktisadi, sosyolojik’ bir
tahlil yapıyor. “Nedir bu eşekli kitap” diye sorunca diyor ki:
“Beni yok etmesinler diye adımı Hayrullah Şanzumi yaptım.
Edebiyatta ’mahlas’ vardır, ben de onu kullandım.”
‘İntizarname’ adlı kitabında da ‘eşek’ konusunda şöyle bir bilgi
veriyor: “Kuan-ı Kerim’de direkt olarak altı ayetin başlı başına
eşek metaforunu istimal eylediğini de biliyoruz. Size, eşekten
direkt olarak bahseden beş ayrı suredeki altı ayeti kerime: “1)
Nahl suresi 8. ayet, 2) Müdessir suresi 48. 56. ayetler; 3) Cuma
suresi 5. ayet; 4) Bakara suresi 259. ayet; 5) Lokman suresi 19.
ayet.”
NE KATALANLAR NE PKK BAŞARILI OLABİLİR
MUSUL/Kerkük sorunu 1923 yılından beri hep vardı. Lozan’da almak
için çok uğraşılmış fakat 1926 yılında kesin kaybedilmiştir. Gerisi
diplomasidir. Bu havzayı kimseye vermezler. Barzani, Irak
hükumetinin zayıflığından Kerkük’ü işgal etmiş, ama saman alevi
gibi bir günde bırakıp kaçmıştır. Olması gereken de buydu. Irak
hükümeti arazisine sahip çıkmıştır. Şimdi ekonomik ve sosyal
gelişmeleri inceleyelim:
1- Musul’da petrol bitmiş, ama az olarak vardır. Irak’ta petrol, kuzeyde 150 milyon tonluk yıllık üretim, ile Güney Basra Rumailah’da 150 milyon tonluk yıllık üretim kapasitesi vardır. 2003 Irak-Amerika savaşında her iki havzada da üretim çok azalmıştı. IKYB’de ise toplam 10 milyon ton (7 yıl) petrol vardır ki, bu petrol bir kısmı karayolu tankerleriyle, büyük kısmı da ITP boru hattıyla Yumurtalık’a sevk edilmektedir.
2- Irak hükumeti BP İngiliz şirketi kanalıyla, Rumailah’daki sahayı onarmış, kapasite yıllık 150 milyon tona erişmiştir. Kerkük sahası ise çok harap olmuş, ancak 600.000 varil=30 milyon ton/yıllık üretim yapıyordu.