Yalçın Çetinkaya Yeni Şafak Gazetesi

Din, medeniyet ve mûsikî - I

Bu yazıyı, iki hafta önceki “Medeniyet civilization’a karşı” başlıklı yazımın devamı niteliğinde yazdığımı söyleyerek başlamak istiyorum. Ancak Necded Yaşar hocamızın...

05 Kasım 2017 | 247 okunma

Bu yazıyı, iki hafta önceki “Medeniyet civilization’a karşı” başlıklı yazımın devamı niteliğinde yazdığımı söyleyerek başlamak istiyorum. Ancak Necded Yaşar hocamızın vefatı dolayısıyla geçen haftaki yazımı merhum için yazdığımdan, konuyu devam ettiremedim ve bu haftaya kaldı. “Din-Medeniyet-Mûsikî” arasındaki irtibatı, birbirinin ayrılmaz birer parçası, “olmazsa olmazı” kabul ederek şu şekilde sıralamayı kendi açımdan uygun buldum. Bu sıralamanın, “din-medeniyet-mûsikî” arasındaki ilişkiyi daha anlaşılır hâle getireceğini düşünüyorum. Kaldı ki İslâm medeniyetinde ne bu medeniyetin kendisinin ve ne de ortaya koyduğu ilim ve sanata dâir eserlerin (ürünlerin) dînin ana kaynağından bağımsız ortaya çıkması mümkün değildir. Sıralamayı, birbiriyle ilişkilendirerek şu şekilde yapmaktayım (Bu sıralamayı ilk kez yaklaşık 10 yıl kadar önce Gaziantep Üniversitesi’nde verdiğim bir konferansta yaptığımı ve daha sonra başka konferanslarda ve derslerimde tekrar ettiğimi altını çizerek ifade etmek isterim. İbn Haldun Üniversitesi’nce iki hafta önce düzenlenen Uluslararası Medeniyet Buluşmaları’nda da bu konuda bir tebliğ sunduğumu ifade etmeliyim. Ayrıca yıllardır verdiğim “Medeniyet ve Mûsikî” başlıklı derslerimin konularından biri de budur. Yaklaşık 15 yıldır verdiğim bu dersi, “medeniyet” ve “civilization” farklılığına vurgu yaparak anlattığımı da ifade etmeliyim. Bu derslerime katılan arkadaşlarımız bu farklılığa en az üç ders saatini ayırdığımı bilirler.) Sıralama şöyle:

1.           Din (Kutsal / Kur’ân-ı Kerîm)

2.          Medeniyet (Toprak / İnsan)

3.          Genel olarak sanat, özel olarak Mûsikî (Meyve veya ürün)

Kâinatın en önemli yaratılmışı insandır. Kâinat insan için yaratılmıştır. Allah, insandan önce yarattığı bütün varlıklara, melekler ve cinlere Adem’e (insana) secde etmelerini emretmiştir. O halde insan önemlidir… emâneti yüklenen de insandır. İnsan, Allah’ın halifesidir. Allah halifesini kendi yetiştirmiş, her şeyi insana kendisi öğretmiştir. Dünya hayatında da insana Kur’an’ı göndermiş ve insana ancak Kur’an’ın yol gösterebileceğini beyan buyurmuştur. Yani topraktan yarattığı insanı, Kur’an ile beslemiş ve zenginleştirmiştir. İslâmiyet’te sanat veya daha özelde mûsikî de Kur’an ile beslenmiş, eğitilmiş, zenginleştirilmiş, karılmış toprağın yani Rabbine bağlı ve yönelmiş insanın ortaya koyduğu meyve veya üründür. (Bu meyveleri çoğaltabiliriz. İlim de bu meyvelerdendir meselâ…). Hıristiyanlıkta da kilise müzisyeni, muharref İncil’e uygun müzik yapmıştır.

Din_Medeniyet ve mûsikî arasında kurmaya çalıştığım ilişki; toprak, o toprağa karışarak onu besleyen katkı ve o katkı maddesinin karışımıyla güçlenmiş ve verimi artmış olan topraktan üreyen ürün ilişkisine benzetilebilir. Toprak, tabiidir, fıtrattır, insandır (zaten insan da topraktandır). Toprak, medeniyettir. O toprağa karışan ve o toprağı “toprak” yapan, onu kuvvetlendiren ve verimli hâle getiren katkı maddesi ise din ve o dînin kitabıdır… o toprağın elbette ürünleri vardır. Bu topraktan elde edilen ürünlerin, mutlak surette toprağı güçlendiren karışımla ve bu karışımla güçlenen toprakla genetik bir bağlantısı vardır. Ürünü kokladığınız veya o ürünü tattığınız zaman onda hem toprağın kokusunu ve hem de o toprağı besleyen karışımın izlerini… kokusunu, tadını v. Ürünün, yetiştiği toprakla ve onu besleyen unsurla genetik bir ortaklığı vardır. Bir İslâm medeniyet mûsikîsini dinlediğiniz zaman onda, o mûsikî meyvesini ortaya çıkaran toprağın (yani insanın) beslendiği kaynağın izlerini görürsünüz. Eğer insan adını verebileceğimiz medeniyet toprağı, hakikati ihtiva eden bir kaynaktan besleniyorsa, o toprağa ait veya o toprağın ortaya çıkardığı veya yetiştirdiği ürün de, hakikatin izlerini taşır. Sadece izler taşımaz, hakikati ifade eder, onun yansıması olur.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Monteverdi ne Verdi? 07 Ocak 2018 | 172 Okunma Türk aydınlanmasının müziği ve Arel-Ezgi sistemi 17 Aralık 2017 | 1.524 Okunma Dârulelhân Sempozyumu’ndan Arel Sempozyumu’na 10 Aralık 2017 | 176 Okunma “Çello bilen aşçı aranıyor” 03 Aralık 2017 | 179 Okunma Rauf Yektâ Bey’i nasıl harcadık ! 26 Kasım 2017 | 340 Okunma