Dünyada siyasi istikrarsızlığa, ekonomik istikrarsızlığın da eklendiğini; bölgesel savaşların ardından, ticaret savaşlarının da başladığını, hatta kimi uzmanlara göre üçüncü dünya savaşının ayak seslerinin işetilmeye başladığını, sürekli yazıp çizenlerdenim.
Ayrıca bu olguya dikkat çekmekle kalmıyor, dünyanın çivisinin çıktığı bu süreçte Türkiye’yi nelerin beklediğini dilim döndüğünce anlatmaya çalışıyorum.
Aslında söylemeye çalıştığım özetle şu: Eğer Türkiye’nin dış politikasını, ya da ekonomisini masaya yatıracak isek, bunu dünyada yaşanan gelişmelerden koparmadan yapmalıyız...
Son yazımda Merkez Bankası’nın reel sektör, finans sektörü ve ekonominin profesyonellerden oluşan 65 kişilik grupla yaptığı beklenti anketinden bahsetmiştim.
Profesyonellerin bir önceki ankette yüzde 0.6 olarak tahmin ettikleri büyüme beklentisini, mayıs anketinde yarı yarıya azaltarak yüzde 0.3’e indirdiklerini belirtmiş ve bu karamsarlığı anlamsız bulmuştum.
Zira TÜİK, birkaç gün önce Türkiye ekonomisinin 2019 yılı ilk çeyrek büyüme rakamlarını açıkladı.